2 Kasım 2014 Pazar

Kitap Tanıtımı: Resul Caferiyan, Teemmülî der Nehzet-i Âşura



Resul Caferiyan, Teemmülî der Nehzet-i Âşura, Neşr-i Muverrih, Kum 2. Baskı 1386/2007, 376.

Çağımızda Şia tarihi çalışmalarının öncü isimlerinden biri olan Dr. Resul Caferiyan’ın Türkçeye “Âşura Hareketi Üzerine Etraflıca Düşünmek” şeklinde çevirebileceğimiz Teemmülî der Nehzet-i Âşura başlıklı kitabı, önsöz ve on iki bölümden oluşmaktadır.

Kitapta daha önce çeşitli dergilerde yayımlanan makalelerine de yer veren Caferiyan, önsözde Âşura ve Kerbela hakkında ne kadar yazılsa da bir şeylerin mutlaka eksik kalacağına dikkat çekmektedir.

Kitabın “Derbare-i Menabi-i Âşura” (Âşura Tarihinin Kaynakları Hakkında) başlıklı bölümünde Caferiyan, Kerbela Olayı’nın en eski kaynaklarını etraflıca incelemektedir. Caferiyan, bu bölümde, sırasıyla şu müellifleri ve kitaplarını ele alır: Ebu Mihnef (ö. 157), Muhammed b. Sad (ö. 230), Belazurî (ö. 279), Dineverî (ö. 282), Taberî (ö. 310), İbn A’sem (ö. 314), Harezmî (ö. 568), Taberanî (ö. 360). Bu bölümün devamında müellif, hicrî III. ve IV. yüzyılda kaleme alınan ve Kerbelâ Olayı’nı kısaca ele alan müelliflerden ve kitaplarından da söz etmektedir. Bu kısımda üzerinde durulan müellifler ise şunlardır: Yakubî (ö. 292’den sonra), İbn Temim (ö. 333), Makdisî (ö. 355/966’dan sonra).

Caferiyan, birinci bölümün devamında, Kerbela Olayı’nın masalsı ve edebî kaynakları hakkında bilgi vermekte, bu eserlerin gerçekleri ne derece çarpıttığını tespit etmeye çalışmaktadır.

“Zemineha-yi Kıyam-ı Kerbela” (Kerbela Kıyamının Altyapısı) başlığını taşıyan ikinci bölümde Caferiyan, Kerbela Olayı’na kadarki dönemde Kureyş kabilesinin ve bu kabileye bağlı boyların genel durumu tahlil etmektedir. Bu bölümün devam eden kısımlarında müellif önce bu süreçte dinin ne şekillerde algılandığını (dine maslahatçı, menfaatçi ve ihlâslı yaklaşımlar) ortaya koymakta, ardından bu dönemde ortaya çıkan siyasî sistemleri (Nebevî sistem, hilafet sistemi ve saltanat sistemi) incelemektedir. Daha sonra İmam Ali’nin ve Ali Evladı’nın ortaya çıkan problemleri ne şekilde çözüme kavuşturmaya çalıştıklarını ele alan Caferiyan, ardından İslâm tarihi üzerine çalışanların göz ardı ettikleri çok önemli bir konu üzerinde yoğunlaşmaktadır: Müslüman halkların inanç biçimleri. Caferiyan, ikinci bölümü, Emevîlerin halkı nasıl inhirafa sürüklediğini ele alarak bitirmektedir.

“Gozareşname-i Vakıa-i Kerbela (Yek Maktel-i Kutah)” (Kerbela Vakıasının Özeti: Kısa Bir Maktel) başlıklı üçüncü bölümde Caferiyan, İmam Hüseyin’in doğumundan şehadetine kadar geçen zaman dilimini numaralandırdığı paragraflarda kısa kısa ele almaktadır. Buna göre bu bölümde yüz madde bulunmaktadır. Müellif, bu bölümde, kitabın birinci bölümünde tanıttığı erken dönem kaynaklarının yanı sıra geç dönem kaynaklarını da esas almıştır.

Caferiyan, “Yek Gozareş-i Diger ez Ruyidad-i Kerbela” (Kerbela Olayı’nın Bir Başka Özeti) başlığını taşıyan dördüncü bölümde, bu kez Muâviye’nin ölümünden sonra İmam Hüseyin’in hayatını ve Kerbela Olayı’nı başlıklar halinde ele almaktadır.

“Erbain-i İmam Hüseyin” (İmam Hüseyin’in Kırkı) başlıklı beşinci bölümde Resul Caferiyan, Erbain Ziyareti’ni esas alarak, Şia tarihinde İmam Hüseyin’in kırkında yas tutmanın ne zaman ve ne şekilde ortaya çıktığını incelemektedir.

Altıncı bölümün başlığı, “Hikmet-i Şehadet-i İmam Hüseyin”dir (İmam Hüseyin’in Şehadetinin Hikmeti). Bu bölümde Caferiyan, İmam Hüseyin’in niçin şehadeti seçtiğini ele almakta, bu konuda gündeme taşınan soruları cevaplamaktadır.

“Asar-i Nehzet-i İmam Hüseyin” (İmam Hüseyin’in Kıyamının Etkileri) başlıklı yedinci bölümde Caferiyan, İmam Hüseyin’in kıyamının Emevîlerin yıkılması sürecini hızlandıran sonraki kıyamları nasıl etkilediğini incelemektedir.

“Mururî ber Kitab-ı Kamilu’z-ziyarat-ı İbn Kavlaveyh” (İbn Kavlaveyh’in Kamilü’z-ziyarat Kitabı Hakkında) başlıklı sekizinci bölümde Resul Caferiyan, İbn Kavlaveyh’in (ö. 386) yüz sekiz babdan oluşan Kamilü’z-Ziyarat adlı kitabında naklettiği İmam Hüseyin Ziyareti çerçevesinde Şia kültüründeki ziyaret geleneğini ele almaktadır.

Kitabının, “Ebad-i Şiarî ve Şeklî-i Nehzet-i İmam Hüseyin” (İmam Hüseyin’in Hareketinin Ülküsel ve Şekilsel Boyutları” başlığını taşıyan dokuzuncu bölümünde Caferiyan, tarihte vuku bulmuş bir olay olarak Kerbela hadisesinin bugün nasıl algılandığı ve gündelik hayatı nasıl etkilediği üzerinde durmaktadır. Müellif, Kerbela’nın ülküsel ve şekilsel yansımalarını, ravzahanî/mersiye okuyuculuğu, sinezenî desteleri ve taziye çerçevesinde incelemektedir.

“Bester-i Tarihî-i Ezadarî-i Ehlisünnet Beray-i İmam Hüseyin” (Ehlisünnet’te İmam Hüseyin’e Yas Tutmanın Tarihî Kökeni) başlığını taşıyan onuncu bölümde Caferiyan, Zeyd b. Ali’nin kıyamından sonra ortaya çıkan Zeydîliğin Hanefîlik ve Mutezile üzerindeki etkisinden hareketle, hicrî III. yüzyıldan itibaren Osmanîlik karşısında ortaya çıkan ve Sünnîlik ile Şiîlik arasında bir yol izleyen akımı tahlil etmektedir. Bölümün devamında Caferiyan, Timurlulular döneminde Horasan’da icra edilen maktel okuyuculuğu geleneğini ve Sünnî âlimlerce yazılan İmam Hüseyin konulu bazı eserleri ele almaktadır.

On birinci bölümün başlığı “Tahrifat-ı Âşura”dır (Âşura’nın Tahrifi). Caferiyan bu bölümde Âşura’nın tahrifini tanımlamakta, ardından ne zaman ve ne amaçla tahrif edilmeye başlandığını incelemektedir. Tahrifi ortaya çıkaran etkenleri ele alan Caferiyan, Hüseyin Vaiz Kaşifî’nin Ravzatü’ş-Şüheda adlı eserinin tahrifteki rolünü ayrı bir başlık altında incelemektedir. Tahrifle nasıl başa çıkılabileceği hakkındaki görüşlerini de aktaran müellif, tahrifle mücadele eden ve bu konuda Lulu ve Mercan adında bir kitap yazan Mirza Hüseyin Nurî’nin ve merhum Murtaza Mutahharî’nin yöntemleri üzerinde de durmaktadır.  

Kitabın son bölümü olan “Ravzatü’ş-Şüheda-i Molla Hüseyin Kaşifî” (Molla Hüseyin Kaşifî’nin Ravzatü’ş-Şüheda’sı) başlıklı on ikinci bölümünde Caferiyan, Farsça maktel yazıcılığının tarihine de ışık tutarak, Şiî ve Sünnî edebiyatındaki etkisi hâlâ devam eden Ravzatü’ş-Şüheda’yı incelemektedir. Bu bölümde, Hüseyin Vaiz Kaşifî’nin hayatını, eserlerini ve mezhebini ele alan Caferiyan, daha sonra Ravza’nın kaynaklarını ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır. Müellif, özellikle Vaiz Kaşifî’nin rivayetlerini hikâye formunda naklettiğini, dolayısıyla tenkit etmediğini vurgulamaktadır. Bu bölümün son kısmında Caferiyan, Ravzatü’ş-Şüheda’nın İran’ın Şiîleşmesi sürecindeki etkisi üzerinde durmaktadır. 

Ertuğrul Ertekin