23 Ekim 2014 Perşembe

Kitap Tanıtımı: Farhad Daftary, İsmailîler, Tarihleri ve Öğretileri



Farhad Daftary, Muhalif İslamın 1400 Yılı İsmailîler Tarih ve Kuram, çev. Ercüment Özkaya, Rastlantı Yayınları, Ankara 2001, s. 571.

Farhad Daftary, İsmailîler, Tarihleri ve Öğretileri, çev. Erdal Toprak, Doruk Yayımcılık, İstanbul, 2005, s. 726.

Farhad Daftary’i, gerek hacmi gerekse konuları bakımından oldukça geniş ve önemli bir çalışma olan bu eserinde, Şiî İslâm inancının önemli kollarından biri olan ve Fatımî Hilafetini (909-1171) kurmalarıyla birlikte de tarihte önemli bir rol oynayan ve Fatımî Hilafetinin son bulmasıyla da siyasî hayattaki etkilerini yitiren ancak günümüze kadar ayakta kalmayı başaran İsmailîlik konusunu, başlangıcından günümüze kadar itikat ve öğretileri ile birlikte ele almıştır. 

Bu değerli eser dilimize iki kez tercüme edilmiştir. Ercüment Özkaya’nın kaleminden çıkan birinci baskısı “Muhalif İslamın 1400 Yılı İsmaililer Tarih ve Kuram” adıyla 2001 yılında Rastlantı Yayınevi tarafından Ankara’da basılmıştır. Erdal Toprak’ın “İsmailîler, Tarihleri ve Öğretileri” adıyla tercüme ettiği ikinci baskısı ise Doruk Yayımcılık tarafından 2005 yılında İstanbul’da basılmıştır. Eserin tanıtımı ve değerlendirmesini yaparken ikinci baskısını esas alacağız. Bu iki farklı baskı ve tercüme arasındaki farklılıklara ise bölümlerin içeriklerini tanıttıktan sonra değineceğiz.

Eser, Giriş, Şiiliğin Doğuşu, İlk İsmailîlik, Fatımî İsmailîliği, Mustalî İsmailîliği, Alamut Dönemi Nizarî İsmailîliği, Alamut Sonrası Nizarî İsmailîliği olmak üzere toplam yedi bölümden ve Soy Ağacına İlişkin Tablo ve Listelerin bulunduğu üç sayfalık bir ekten oluşmaktadır.

Giriş Bölümde yazar “İsmailî Araştırmalarında Batı Biliminin Kaydettiği Aşamalar” başlığı altında: Şiî-İsmailî tarihinin kısa bir özetini yaptıktan sonra, batılı kaynaklarda İsmailîlere ait kayıtlara XII. yüzyıldan itibaren rastlandığını belirtmiş, XIX. yüzyıla kadar batılı eserlerdeki İsmailîlerle ilgili kayıtları değerlendirerek özetlemiş ve bu zamana kadar batılıların İsmailîler hakkında eksik ve yanlış bilgilere sahip olduğunu ifade etmiştir. Batılıların İsmailîler hakkında doğru bilgileri XIX. yüzyılın başından itibaren De Sacy’nin gayretleri ile başlayan ve bu tarihten sonra artarak devam eden şarkiyat çalışmaları ile elde etmeğe başladıklarını ve bu çalışmaların neticesinde, İsmailî yazarlarca kaleme alınmış ve gizli kalmış birçok yazma eserin de gün ışığına çıkması ile İsmailî tarihi ve İsmailîlik hakkında, Batıdaki yanlış ve eksik bilgilerin değiştiğini vurgulamıştır.

“Şiîliğin Doğuşu” başlığını taşıyan birinci bölümde; Şiîliğin ortaya çıkışı hakkındaki kaynaklardan ve bu konu üzerine yapılan çalışmalardan bahsedilip, değerlendirmesi yapıldıktan sonra, eserin esas konusuna bir giriş olması amacıyla Şiîliğin İslâm tarihinde ortaya çıkışı ve farklı gruplara ayrılışı anlatılmıştır.

“İlk İsmailîlik” başlığını taşıyan ikinci bölümde; yine bu dönemin kaynak eserleri ve bu dönem ile ilgili yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilip değerlendirmeler yapıldıktan sonra, İsmailî hareketinin VII. yüzyılın ortalarına dayanan ilk ön-İsmailî kökenlerinden başlanıp, Kuzey Afrika’da Fatımî Halifeliğinin kurulmasına dek süren başlangıç dönemi işlenmiştir.

“Fatımî İsmailîliği” başlığını taşıyan üçüncü bölümde de; bu dönemin kaynak eserleri ve bu dönem hakkında yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilip değerlendirmeler yapıldıktan sonra, Fatımî Hilâfetinin kuruluşundan (909), 1094 yılında Halife el-Mustansır’ın ölümüyle birlikte İsmailî hareketinin Nizarî ve Mustalî kollarına bölünmesine dek devam eden Fatımî İsmailîliği dönemi anlatılmış ve bu dönemde başta Bahreyn’deki Karmatîler olmak üzere diğer bazı muhalif İsmailî gurupları hakkında da bilgiler verilmiştir.

“Mustalî İsmailîliği” başlığını taşıyan dördüncü bölümde de dönemin kaynakları ve bu dönem üzerine yapılan çalışmalardan bahsedildikten sonra, başlangıçtan günümüze kadar, Hafızî ve Tayibî kollarına bölünerek gelen Mustalî İsmailîliği ele alınmıştır.

“Alamut Dönemi Nizarî İsmailîliği” başlığını taşıyan beşinci bölümde, konuya girilmeden önce yine dönemin kaynakları ve bu kaynaklar üzerine yapılan çalışmalar konusunda bilgiler verildikten sonra, Hasan Sabbah’ın faaliyetlerine başladığı 1090 yılından başlayıp, Moğolların İran’daki Nizarî Devletini ortadan kaldırmasına (1256) kadar süren Nizarî İsmailîliği konusu işlenmiştir.

“Alamut Sonrası Nizarî İsmailîliği” başlığını taşıyan altıncı bölümde; yine konuya geçilmeden önce bu dönemin kaynakları ve bu dönem üzerine yapılan modern çalışmalardan bahsedilmiştir. Devamında da Alamut’dan sonra günümüze kadar olan Nizarî İsmailîliğinin tarihi ve günümüzde Nizarî İsmailîliğini temsil eden Ağa Hanlar konusu işlenmiştir.

İki tercüme baskı arasındaki farklılıklara gelince; eserin ilk baskısında, giriş bölümüne geçmeden önce, Ercüment Özkaya tarafından yazılmış olan metnin çevirisinde takip edilen yöntemin anlatıldığı iki sayfalık bir değerlendirmeye ek olarak yine mütercim tarafından yazılan 15 sayfalık geniş bir önsöz eklenmiştir.

Metnin çevirisine gelince; neredeyse her iki baskıda birbirinin aynı cümleler kullanılmış olup, aralarında çok küçük nüanslar vardır. Ancak dipnotlara gelince durum biraz değişmektedir. Giriş ve birinci bölümde dipnotlar sayı olarak aynı iken, bundan sonraki bölümlerde dipnot sayıları farklılık arz etmektedir. Bunun haricinde de yine eserin ilk baskısında bazı dipnotlar kısaltıldığı gibi, eserin altıncı ve yedinci bölümlerinde asıl metinde de bazı kısaltmalara gidildiği görülmektedir. Bunun sebebini ilk baskının mütercimi Ercüment Özkaya: “Türkiyeli okurlar için ilgi çekici olmayan ve ince teferruattan oluşan kimi pasajlar, anlatının akışı bozulmadan özetlenmiş notlarda da buna uygun düzenlemeler yapılmıştır.” diyerek açıklamaktadır. Yine birinci baskıda konmayan konuyla ilgili 21 adet fotoğraf ikinci baskıda kullanılmıştır. Birinci baskıda olup da ikinci baskıda olmayan tek husus ise eserin kaynakçasıdır. Birinci baskıda 20 sayfalık geniş bir kaynakça verilmiştir. Baskıların sayfa sayıları arasındaki büyük farkın sebebi ise, sadece birinci baskıda yapılan kısaltmalardan kaynaklanmayıp, ikinci baskıda büyük puntolu harflerin kullanılması da bu farkta etkili olmuştur.

Farhad Daftary, eserini hazırlarken İsmailî tarihinin bilinen kaynaklarının tamamına müracaat ettiği gibi, bu alanda yapılan modern çalışmaları da eserinde kullanmış ve bu çalışmaların ilmi değerlendirmesini de her bölümün başında tek tek yapmıştır. Bu kadar geniş bir konuyu bilinen bütün kaynaklara müracaat ederek hazırlayan Farhad Daftary, karmaşık bir konu olan ve ülkemizde az bilinen İsmailîler konusunu, etraflı bir şekilde hazırlamıştır. Eseri hazırlarken sadece siyasi tarih değil, İsmailîlerin fikri yapısı ve öğretileri üzerinde de özenle durulmuş, geniş açıklayıcı bilgiler verilmiştir. Netice itibariyle bu çalışma konunun meraklılarının kolaylıkla okuyabileceği bir eser olmasının ötesinde, İsmailîlik konusunu çalışacak ilim adamları için de kıymetli bir hazine niteliğindedir.

Yard. Doç. Dr. Nihat Yazılıtaş
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
_______________________
Orijinal başlığı “İsmailîler Tarihi İçin Önemli Bir Eser ve İki Çevirisi” (Türklük Bilimi Araştırmaları, 22, 2007, s. 225-227) olan yazının tamamını alıntıladık. Yazının orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.