7 Ekim 2014 Salı

Kitap Tanıtımı: Gülgûn Uyar, Ehl-i Beyt: İslâm Tarihinde Ali-Fatıma Evladı



Gülgûn Uyar,  Ehl-i Beyt: İslâm Tarihinde Ali-Fatıma Evladı (260/873’e Kadar), Gelenek Yayıncılık, İstanbul 2004, 632 s.

İkinci baskı: Ehl-i Beyt - İslâm Tarihinde Ali-Fatıma Evladı, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, İstanbul 2008, 688 s.


Gülgûn Uyar’ın, “Siyasî ve İçtimaî Hayatta Ali-Fatıma Evladı (260/873’e Kadar)" başlığıyla doktora tezi olarak hazırladığı ve 2003 yılında kabul edilen [ve 2004’te kitaplaştırılan] araştırması, Türkiye'de [bu konuda] yapılan birkaç akademik çalışmadan biridir.

Uyar’ın bu çalışmaya uzun yıllar emek verdiği anlaşılmaktadır. Kapsamlı bibliyografya, hem ülkemizde hem Arap dünyasında hem de Batıda yayımlanan kaynaklara ve araştırmalara ulaşmak için gayret sarf edildiğini; ayrıca çalışmanın başında kaynak ve araştırmalar hakkında yapılan değerlendirmeler, araştırmacının kaynaklara hâkim olduğunu göstermektedir.

Kitap iki ana bölümden meydana gelmiştir, ilk bölümde Ali-Fatıma evladının siyasî faaliyetleri, ikinci bölümde ise Ali-Fatıma evladının içtimaî hayattaki yeri üzerinde durulmuştur. Uyar'ın burada ortaya koyduğu önemli bir tespit, Ali-Fatıma evladının evliliklerinin genellikle Adnanîlerle yapılmış olmasıdır. Bu durum, Arapların Cahiliye döneminden beri süregelen evlilik gelenekleriyle ilgilidir. Bilindiği gibi Araplar arasında yaygın olan evlilik şekli, kabile içi evliliktir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in soyundan gelen erkeklerin amca kızlarıyla çok sayıda evlilik yapmış olmaları da, Arapların evlilik gelenekleriyle ilişkilidir. Öte yandan evliliklerde siyasî ittifakların önemi de göz ardı edilmemelidir. Çalışmada gösterildiği üzere hem Hasanî hem de Hüseynî hanımların eşlerinin tamamı Kureyşîdir. Ali-Fatıma evladının Kahtanîlerden kız aldıkları halde onlara kız vermemeleri de kitapta yer alan önemli tespitlerden biridir. Evliliklerin denklik anlayışıyla bağlantılı olduğunun belirtilmesi ise isabetli bir değerlendirmedir.

Kapsamlı bir bibliyografya kullanılmış olmakla birlikte Uyar çalışmasını, Sünnî kaynaklara dayandırdığını belirtmektedir. Çalışmada geniş ve tartışmalı bir konu ele alındığı için bu tercih, makul görünmektedir; ancak araştırmada kullanılan kaynaklar incelendiğinde, bunların hepsinin Sünnî kaynaklar olduğunu rahatlıkla söylemek zor görünmektedir. Esasen Ehl-i Beyt mensuplarının taraf olduğu hadiseler hakkında bilgi veren ilk iki-üç asra ait kaynaklar hakkında kesin olarak Sünni-Şiî ayrımını yapmak kolay değildir. Sünnî olarak kabul ettiğimiz bazı müellifler, Şiîlerden rivayetler naklettikleri gibi, Sünnîlerin bazıları, çeşitli sebeplerle siyasi Şiîliğe destek olmuşlardır. Örneğin Ebu Hanife'nin -fiilen katılmamış olsa da- Zeyd b. Ali'nin isyanını hem fetvalarıyla hem de maddî olarak desteklediği, Muhammed Nefsüzzekiyye'nin isyanı sırasında yönetimi eleştirdiği ve isyancıları desteklemek gerektiğini söylediği de anlatılır. İmam Malik'in de Muhammed Nefsüzzekiyye'yi destekleyen bazı görüşler ortaya koyduğu rivayet edilir. Şiîliğin, ilk zamanlarda ana muhalefeti temsil eden siyasî bir hareket olduğu göz önüne alındığında Sünnî-Şiî ayırımı yapmanın ilk iki-üç asır için çok da kolay olmadığı görülecektir. Sünni kabul ettiğimiz birçok âlim, Şiî ravilerden yararlanmıştır. Uyar'ın en çok kullandığı kaynakların başında gelen Taberî'nin önemli kaynaklarından biri Şiî bir ravi-müellif olan Ebu Mihnef Lut b. Yahya'dır. Öte yandan çalışmalarımızda başvurduğumuz Yakubî gibi önemli bazı müelliflerin Şiî olduğu da hatırlanmalıdır. Bu sebeple çalışmanın, "Sünnilerce kabul edilen rivayetlere ve kaynaklara" dayandırıldığını söylemek daha uygun olacaktır.

Konu, Sünnîliği kabul edilen rivayetlere göre ele alınırken zaman zaman Ehl-i Sünnetin görüşünün savunulduğunu hissettiren ifadelerle karşılaşmaktayız. Mesela yazar bir yerde “Ehl-i sünnet, Hz. Ali ve ailesi hakkında doğru olanı tespit etme çabası içinde olmuş ve Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyti olarak Hz. Fatıma, Hz. Ali ve evladına hak ettikleri payeyi verme hususunda titizlik göstermiştir" demektedir. Oysa böyle bir çalışmada Ehl-i Sünnet anlayışının savunulması kaygısı duyulmamalıdır. Birkaç yerde -yazarın kastını aştığını sandığımız- "tarafgirlik" olarak değerlendirilebilecek ifadelere de yer verilmiştir.

Çalışmada rivayetlerin sorgulanması, eleştirel bir gözle irdelenmesi, tahlil ve tenkidi yerine, çoğunlukla kaynaklarda geçen ifadelerin nakli ve tasviri tercih edilmiştir. Bu da çalışmayı, bir ölçüde kaynakların anlatımına bağımlı olmak durumunda bırakmıştır. Öte yandan çalışma, geniş bir dönemi kapsadığı için rivayetler ve olaylar üzerinde derinlemesine tahliller yapılamamış; rivayetlerdeki ihtilaflara da genellikle değinilmemiştir. Çoğu zaman değerlendirme yapılmadığı için, uydurma olması kuvvetle muhtemel bazı rivayetlerin çalışmada eleştirilmeden zikredilmesi kaçınılmaz olmuştur.

Kaynaklarda yer alan, ancak doğruluğu tartışılabilecek bazı bilgilerin yorumsuz bir şekilde nakledilmesi, çalışmanın diğer bir eksiğidir.

Kitabın bazı kısımlarında konu, büyük ölçüde tek kaynaktan çevrilerek aktarılmıştır. Zeyd b. Ali'nin isyanının anlatıldığı bölümde kullanılan 48 kaynak dipnotundan 34 tanesi sadece Taberî'ye, 7 tanesi Taberî ile birlikte başka bir kaynağa, beş tanesi ise diğer kitaplara aittir. Muhammed Nefsüzzekiyye ve kardeşi İbrahim'in isyanlarının anlatıldığı bölümün büyük bir kısmı da Taberî’den tercüme edilerek aktarılmıştır.

Uyar'ın kitabının dikkat çeken bir özelliği ise çok uzun olmasıdır. Metin uzadığı için araştırmacının yaptığı az sayıdaki değerlendirme, adeta metin içinde kaybolmuştur. Özellikle ilk bölümde bazı kişilerin isyanları üzerinde gereğinden fazla durulması, çalışmanın hacmini artıran sebeplerden biridir.

Akademik bir çalışmada ele alınan konu ya da dönem genişledikçe konuya hâkimiyetin azalacağı malumdur. Elimizdeki kitapta da eksik ve hatalı değerlendirme olarak tavsif edilebilecek birkaç örneğe rastladık.

Her çalışmada görülebilecek bazı eksikliklere rağmen kitap, alanında önemli bir boşluğu dolduracaktır.
_________________
Bu yazıdaki bilgiler, Ertuğrul Ertekin tarafından, Adnan Demircan’ın İslâm Araştırmaları Dergisi için kaleme aldığı kitap tanıtım yazısından derlenmiştir. Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.