Kısaca Muhaddis Kummî olarak tanınan Şeyh Abbas b.
Muhammed el-Kummî, 1294/1877 yılında Kum’da dindar bir ailede dünyaya geldi.
Çocukluğunu geçirdiği memleketinde İslâmî ilimler tahsiline başladı. İlk
öğreniminde Hacı Mirza Muhammed Erbab Kummî (ö. 1341/1923), Hacı Şeyh Ebulkasım
Kummî (ö. 1353/1934) ve Hacı Seyyid Ahmed Tabatabaî Kummî’den (ö. 1334/1915) Arap
edebiyatı, fıkıh ve fıkıh usulü dersleri aldı ve nestalik hattını Şeyh Muhammed
Hüseyin Kummî’den meşk etti.
1316/1898 yılında, eğitimine devam etmek üzere İmam
Ali’nin (as) meşhedinin bulunduğu Necef-i Eşref’e gitti. Necef’te,
Urvetü’l-vuskâ’nın müellifi Seyyid Kazım Tabatabaî Yezdî’nin (ö. 1337/1919),
Müstedrekü’l-vesâili’ş-Şia’nın müellifi Mirza Hüseyin Nuri’nin (ö. 1320/1902),
İkinci Mirza veya Küçük Mirza olarak tanınan Mirza Muhammed Taki Şirazî’nin (ö.
1338/1920), Seyyid Hasan Sadr-ı Kazımî’nin (ö. 1354/1934) ve Seyyid Ebulhasan
Nakavî’nin (ö. 1355/1936) derslerine katıldı. Ancak hadis ilmine fazlaca ilgi
duyduğundan Muhaddis Nuri’nin mülazımı ve talebesi oldu ve ondan hiç ayrılmadı.
Muhaddis Nuri ile Muhaddis Kummî arasındaki ilişki, üstad-talebe ilişkisinden
çok irfandaki mürid-murad ilişkisine benziyordu. Şeyh Abbas Kummî, Muhaddis
Nuri’nin birçok eserini birlikte istinsah etmiş, karşılaştırmış ve tashih
etmişlerdir. Muhaddis Kummî, kendi eliyle yazdığı biyografisinde hayatının bu
dönemini ve sonrasını şöyle anlatır:
“Allah bana ihsanda bulundu ve Büyük Şeyhimiz, Fakihlerin
ve Muhaddislerin Hatemi, Sahilsiz İlim Ummanı, Kudsî Feyiz Sahibi Nuri
et-Tabersî’nin (Allah burhanını nurlandırsın) mülazımı oldum ve Müstedrekü’l-vesâil’in
son halini İran’da tabedilmesi için istinsah ettim. 1318/1900 yılına kadar
Muhaddis Nuri’nin yanında kaldım. Sonra Allah bana Beyti’ni haccetmeyi ve
İnsanların Efendisi’ni (saa) ve Masum İmamları (as) ziyaret etmeyi inayet etti.
Hac dönüşünde Allah’ın ziyaretçilerine cenneti vaat ettiği Hz. Fatıma-i Masume’nin
(sa) merkadini ziyaret etmek maksadıyla Kum’a gittim ve bu vesileyle ana
babamla sılairahimde bulundum. Bir süre Kum’da kaldıktan sonra tekrar Necef-i
Eşref’e döndüm ve orada Müstedrekü’l-vesâil ve Keşfü’l-estâr’ın mukabelesi,
Lulu ve Mercan’ın istinsahı, Tahiyettü’z-zâirîn’in tasnifi çalışmalarına
katıldım. Üstadım Muhaddis Nuri’den 1320/1902 yılında rahmet-i Rahman’a
kavuşuncaya değin istifade ettim. Vefatından önce kendisinden bana ulemanın
kitaplarını rivayet etme icazeti vermesini istemiştim, hayatının son günlerinde
bana minnette bulunarak, kendilerinden rivayet icazeti kesbettiği meşayihin icazetnamelerine
(bunlar, Müstedrekü’l-vesâil’in sonunda tafsilatıyla zikrolunmuştur) bağlı
kalarak, tefsir, hadis, fıkıh, usul vb. ilimlerde ulemanın eski ve yeni
eserlerini rivayet etme icazeti verdi.”
Şeyh Abbas Kummî, 1322/1904 yılında, Muhaddis Nuri’nin
vefatından iki yıl sonra, memleketi Kum’a dönmek üzere Necef’ten ayrıldı. Yolda
Hediyetü’z-zâirîn adlı kitabını tamamladı. Önce Kirmanşah’a geçti ve Irak’taki
veba salgını sırasında kendisine bulaşan hastalıktan kurtuluncaya değin burada
kaldı. Tamamen iyileşince Kum’a gitti. Şeyh Abbas Kummî, Kum’da kitap yazdı,
eski üstadlarının derslerine katıldı ve irşad faaliyetlerinde bulundu. Bu arada
Seyyid Zekeriya Kazvinî’nin kızıyla evlendi; ancak bir süre sonra eşinden ayrılması
icap etti. 1329/1911 yılında ikinci kez hacca müşerref oldu. Hac dönüşünde
tekrar memleketine gitti.
Şeyh Abbas Kummî, 1 Rabiülahir 1332’de (15 Haziran 1904) Hacı
Aga Hüseyin Kummî’nin (ö. 1365/1946) ricası üzerine Meşhed’e gitti ve onun
evinin üst katındaki, penceresinden İmam Rıza’nın (as) Âsitanesi’nin
kubbelerinin göründüğü küçük bir odaya yerleşip çalışmalarını sürdürdü. Bu
küçük odada kaldığı sürede Fevâidü’l-Radaviyye’yi kaleme almıştır. Muhaddis
Kummî, Meşhed’e yerleşmeye karar verince, Hacı Aga Hüseyin Kummî Kum’a bir
mektup yazarak kardeşi Ayetullah Hacı Seyyid Ahmed Tabatabaî’nin kızını Şeyh
Abbas’a istedi. Eşinin Meşhed’e gelmesinden sonra Şeyh Abbas, Seyyid Sadreddin
Sadr’ın (ö. 1373/1954) evinin yakınlarında küçük bir eve taşıdı.
Şeyh Abbas Kummî, 1341/1923 yılından itibaren Meşhed
ulemasının ve talebelerin isteği üzerine Mirza Cafer Medresesi’nde perşembe ve cuma
akşamları ahlak dersi vermeye başladı. Bu derslere binin üzerinde âlimin ve
talebenin katıldığı rivayet edilir. Şeyh Abbas Kummî, Meşhed’de kaldığı dönemde
defalarca Atabât-i Âliyat’ı (İmamların Necef, Kerbela, Kazımeyn ve Samerra’daki
meşhedleri) ziyaret etmiş, üçüncü kez hacca müşerref olmuştur.
Rıza Han’ın İmam Rıza Asitanesi’ndeki Gevher Şad Camii’ne
saldırısından sonra Şeyh Abbas Kummî, 1354/1935 yılında Necef-i Eşref’e hicret
etti ve ömrünün sonuna kadar orada kaldı.
Irak’ta kaldığı süre içerisinde yaz mevsiminde daha serin
bölgeler olan Lübnan ve Suriye’ye yolculuk eden Şeyh Abbas Kummî, 1359/1941
yılında Irak-Suriye ilişkilerinin bozulmasından dolayı yaz mevsimini Necef’te
geçirmek zorunda kaldı. Bu yüzden de önceden var olan hastalığı ağırlaştı ve 65
yaşında, 23 Zilhicce 1359 (22 Temmuz 1941) tarihinde ruhunu Hakk’a teslim etti.
Cenaze namazı İkinci Mirza’nın vefatından sonra Şiî merciliğinin lideri
konumunda bulunan Ayetullah Seyyid Ebulhasan Isfahanî (ö. 1365/1946) tarafından
kıldırılan Şeyh Abbas Kummî, çok sevdiği üstadı Muhaddis Nuri’nin İmam Ali (as)
Türbesi’nin avlusunda bulunan kabrinin yanına defnedilmiştir.
Muhaddis Kummî, rivayet icazeti verme yetkisine sahip
olan meşayihtendi. Nitekim döneminin önde gelen âlimleri, ezcümle İmam Humeynî
(ö. 1989), rivayet icazetini Şeyh Abbas Kummî’den almışlardır.
Şeyh Abbas el-Kummî'nin el yazısı |
Muhaddis Kummî dindar, sade bir yaşam tarzını benimsemiş,
dünyanın aldatmacasına asla kapılmamıştır. Humusun imam hakkından hiç
faydalanmamış, Tahranlı bir tacirin teberru kastıyla kendisine gönderdiği az
miktardaki aylıkla geçinmeyi tercih etmiştir. Hindistan’ın Bombay şehrinden
ziyaret maksadıyla Necef’e gelen iki zengin kadının kendisine yetmiş beş rupiye
aylık bağlama teklifini de geri çeviren Muhaddis Kummî, oğlunun bağışı kabul
etmesine yönelik ısrarına şu şekilde cevap vermiştir: “Ben şimdi harcadığım
kadarının hesabını yarın kıyamet gününde Allah’a ve İmam Zaman’a (af) nasıl
vereceğimi bilmezken, bu benim zihnimi yeterince meşgul ederken yükümü nasıl
ağırlaştırabilirim?”
Ömrü araştırma yapmakla, okumakla ve yazmakla geçen Şeyh
Abbas Kummî hakkında Aga Buzurg Tahranî (ö. 1970) şöyle yazar: “Muhaddis
Kummî’nin zihni daima çalışmalarıyla meşguldü. Araştırmak ve yazmak onda bir
çeşit aşka dönüşmüştü, hiçbir şey onu bu aşkından vazgeçiremezdi. O, bu yolda
engel tanımazdı.”
Otuz beş yılını Sefinetü’l-Bihâr’ı yazmaya adayan Şeyh
Abbas Kummî, bu çalışması sırasında, bazısı telif, bazısı tercüme ve bir kısmı
da telhis formatında altmıştan fazla eser vücuda getirmiştir ve eserlerinin
neredeyse tamamı kendi alanlarında başvuru kaynağı olmuştur. Şeyh Abbas
Kummî’nin rical, ahlak, fıkıh, kelam, lügat, dua edebiyatı, tarih ve bilhassa
hadis alanlarında yazdığı kitaplarının bazıları şunlardır:
1. Mefâtihü’l-cinân (On Dört Masum’dan nakledilen duaları
derlediği Cennetlerin Anahtarları başlıklı dua mecmuası) 2. Menâzilü’l-ahiret
(Ahiret Menzilleri, elinizdeki kitap) 3. Müntehâü’l-âmâl (On Dört Masum’un
hayatı) 4. Nefesü’l-mehmûm (İmam Hüseyin’in Kerbela’da şehid edilmesinin
anlatıldığı maktel) 5. el-Küney ve’l-elkâb (Şiî ve Sünnî âlim, şair, edip ve
âriflerinin hayatı) 6. Sebilü’r-reşâd (Şia’nın itikadı, bilhassa mebde ve meâd
inancı üzerine bir çalışma) 7. ed-Dürerü’n-nazîm fî lügati’l-Kur’âni’l-azîm
(Kur’ân’ın sözcük bilgisine dair bir çalışma) 8. Tuhfetü’l-ahbâb fî
terâcimi’l-ashâb (Hz. Peygamber’in ve Masum İmamlar’ın sahabîlerinin
biyografileri) 9. el-Fusûlü’l-aliyye fî menâkibi’l-Murtazaviyye (Hz. Ali’nin
menkıbelerine ve üstün ahlakına dair bir derleme) 10. Mekâlidü’l-felâh fî
ameli’l-yevm ve’l-leyle (Gece ve gündüz amellerine dair rivayetlerin bir
derlemesi) 11. Sefinetü’l-Bihâr ve medinetü’l-hikem ve’l-âsâr (Allame Meclisî’nin
Bihârü’l-envâr adlı hadis mecmuasının konu esaslı kataloğu)
Ertuğrul Ertekin
___
Kaynakça: Şeyh Abbas Kummî’nin
biyografisini yazarken şu yazılardan faydalandık: Seyyid Ali Mir Şerifî, “Yâdî
ez Merhum Muhaddis Kummî”, Keyhan-i Ferhengî, 1366, sayı: 41, s. 36-38;
Muhammed Taki Edhemnejad, “Hacı Şeyh Abbas Kummî: Hadis-i Necabet 1”, Mubelliğân,
1385, sayı: 88, s. 114-122.