Resul Caferiyan, Teemmülî der Nehzet-i Âşura, Neşr-i
Muverrih, Kum 2. Baskı 1386/2007, 376.
Çağımızda Şia tarihi çalışmalarının öncü isimlerinden
biri olan Dr. Resul Caferiyan’ın Türkçeye “Âşura Hareketi Üzerine Etraflıca
Düşünmek” şeklinde çevirebileceğimiz Teemmülî der Nehzet-i Âşura başlıklı
kitabı, önsöz ve on iki bölümden oluşmaktadır.
Kitapta daha önce çeşitli dergilerde yayımlanan
makalelerine de yer veren Caferiyan, önsözde Âşura ve Kerbela hakkında ne kadar
yazılsa da bir şeylerin mutlaka eksik kalacağına dikkat çekmektedir.
Kitabın “Derbare-i Menabi-i Âşura” (Âşura Tarihinin
Kaynakları Hakkında) başlıklı bölümünde Caferiyan, Kerbela Olayı’nın en eski
kaynaklarını etraflıca incelemektedir. Caferiyan, bu bölümde, sırasıyla şu müellifleri
ve kitaplarını ele alır: Ebu Mihnef (ö. 157), Muhammed b. Sad (ö. 230),
Belazurî (ö. 279), Dineverî (ö. 282), Taberî (ö. 310), İbn A’sem (ö. 314), Harezmî
(ö. 568), Taberanî (ö. 360). Bu bölümün devamında müellif, hicrî III. ve IV. yüzyılda
kaleme alınan ve Kerbelâ Olayı’nı kısaca ele alan müelliflerden ve kitaplarından
da söz etmektedir. Bu kısımda üzerinde durulan müellifler ise şunlardır: Yakubî
(ö. 292’den sonra), İbn Temim (ö. 333), Makdisî (ö. 355/966’dan sonra).
Caferiyan, birinci bölümün devamında, Kerbela Olayı’nın
masalsı ve edebî kaynakları hakkında bilgi vermekte, bu eserlerin gerçekleri ne
derece çarpıttığını tespit etmeye çalışmaktadır.
“Zemineha-yi Kıyam-ı Kerbela” (Kerbela Kıyamının
Altyapısı) başlığını taşıyan ikinci bölümde Caferiyan, Kerbela Olayı’na kadarki
dönemde Kureyş kabilesinin ve bu kabileye bağlı boyların genel durumu tahlil
etmektedir. Bu bölümün devam eden kısımlarında müellif önce bu süreçte dinin ne
şekillerde algılandığını (dine maslahatçı, menfaatçi ve ihlâslı yaklaşımlar) ortaya
koymakta, ardından bu dönemde ortaya çıkan siyasî sistemleri (Nebevî sistem,
hilafet sistemi ve saltanat sistemi) incelemektedir. Daha sonra İmam Ali’nin ve
Ali Evladı’nın ortaya çıkan problemleri ne şekilde çözüme kavuşturmaya
çalıştıklarını ele alan Caferiyan, ardından İslâm tarihi üzerine çalışanların
göz ardı ettikleri çok önemli bir konu üzerinde yoğunlaşmaktadır: Müslüman
halkların inanç biçimleri. Caferiyan, ikinci bölümü, Emevîlerin halkı nasıl
inhirafa sürüklediğini ele alarak bitirmektedir.
“Gozareşname-i Vakıa-i Kerbela (Yek Maktel-i Kutah)”
(Kerbela Vakıasının Özeti: Kısa Bir Maktel) başlıklı üçüncü bölümde Caferiyan, İmam
Hüseyin’in doğumundan şehadetine kadar geçen zaman dilimini numaralandırdığı
paragraflarda kısa kısa ele almaktadır. Buna göre bu bölümde yüz madde
bulunmaktadır. Müellif, bu bölümde, kitabın birinci bölümünde tanıttığı erken
dönem kaynaklarının yanı sıra geç dönem kaynaklarını da esas almıştır.
Caferiyan, “Yek Gozareş-i Diger ez Ruyidad-i Kerbela”
(Kerbela Olayı’nın Bir Başka Özeti) başlığını taşıyan dördüncü bölümde, bu kez
Muâviye’nin ölümünden sonra İmam Hüseyin’in hayatını ve Kerbela Olayı’nı başlıklar
halinde ele almaktadır.
“Erbain-i İmam Hüseyin” (İmam Hüseyin’in Kırkı) başlıklı
beşinci bölümde Resul Caferiyan, Erbain Ziyareti’ni esas alarak, Şia tarihinde
İmam Hüseyin’in kırkında yas tutmanın ne zaman ve ne şekilde ortaya çıktığını
incelemektedir.
Altıncı bölümün başlığı, “Hikmet-i Şehadet-i İmam Hüseyin”dir
(İmam Hüseyin’in Şehadetinin Hikmeti). Bu bölümde Caferiyan, İmam Hüseyin’in
niçin şehadeti seçtiğini ele almakta, bu konuda gündeme taşınan soruları
cevaplamaktadır.
“Asar-i Nehzet-i İmam Hüseyin” (İmam Hüseyin’in Kıyamının
Etkileri) başlıklı yedinci bölümde Caferiyan, İmam Hüseyin’in kıyamının
Emevîlerin yıkılması sürecini hızlandıran sonraki kıyamları nasıl etkilediğini
incelemektedir.
“Mururî ber Kitab-ı Kamilu’z-ziyarat-ı İbn Kavlaveyh”
(İbn Kavlaveyh’in Kamilü’z-ziyarat Kitabı Hakkında) başlıklı sekizinci bölümde
Resul Caferiyan, İbn Kavlaveyh’in (ö. 386) yüz sekiz babdan oluşan Kamilü’z-Ziyarat
adlı kitabında naklettiği İmam Hüseyin Ziyareti çerçevesinde Şia kültüründeki
ziyaret geleneğini ele almaktadır.
Kitabının, “Ebad-i Şiarî ve Şeklî-i Nehzet-i İmam Hüseyin”
(İmam Hüseyin’in Hareketinin Ülküsel ve Şekilsel Boyutları” başlığını taşıyan
dokuzuncu bölümünde Caferiyan, tarihte vuku bulmuş bir olay olarak Kerbela
hadisesinin bugün nasıl algılandığı ve gündelik hayatı nasıl etkilediği
üzerinde durmaktadır. Müellif, Kerbela’nın ülküsel ve şekilsel yansımalarını,
ravzahanî/mersiye okuyuculuğu, sinezenî desteleri ve taziye çerçevesinde
incelemektedir.
“Bester-i Tarihî-i Ezadarî-i Ehlisünnet Beray-i İmam
Hüseyin” (Ehlisünnet’te İmam Hüseyin’e Yas Tutmanın Tarihî Kökeni) başlığını
taşıyan onuncu bölümde Caferiyan, Zeyd b. Ali’nin kıyamından sonra ortaya çıkan
Zeydîliğin Hanefîlik ve Mutezile üzerindeki etkisinden hareketle, hicrî III. yüzyıldan
itibaren Osmanîlik karşısında ortaya çıkan ve Sünnîlik ile Şiîlik arasında bir
yol izleyen akımı tahlil etmektedir. Bölümün devamında Caferiyan, Timurlulular
döneminde Horasan’da icra edilen maktel okuyuculuğu geleneğini ve Sünnî
âlimlerce yazılan İmam Hüseyin konulu bazı eserleri ele almaktadır.
On birinci bölümün başlığı “Tahrifat-ı Âşura”dır (Âşura’nın
Tahrifi). Caferiyan bu bölümde Âşura’nın tahrifini tanımlamakta, ardından ne
zaman ve ne amaçla tahrif edilmeye başlandığını incelemektedir. Tahrifi ortaya
çıkaran etkenleri ele alan Caferiyan, Hüseyin Vaiz Kaşifî’nin Ravzatü’ş-Şüheda
adlı eserinin tahrifteki rolünü ayrı bir başlık altında incelemektedir. Tahrifle
nasıl başa çıkılabileceği hakkındaki görüşlerini de aktaran müellif, tahrifle
mücadele eden ve bu konuda Lulu ve Mercan adında bir kitap yazan Mirza Hüseyin
Nurî’nin ve merhum Murtaza Mutahharî’nin yöntemleri üzerinde de durmaktadır.
Kitabın son bölümü olan “Ravzatü’ş-Şüheda-i Molla Hüseyin
Kaşifî” (Molla Hüseyin Kaşifî’nin Ravzatü’ş-Şüheda’sı) başlıklı on ikinci
bölümünde Caferiyan, Farsça maktel yazıcılığının tarihine de ışık tutarak, Şiî
ve Sünnî edebiyatındaki etkisi hâlâ devam eden Ravzatü’ş-Şüheda’yı
incelemektedir. Bu bölümde, Hüseyin Vaiz Kaşifî’nin hayatını, eserlerini ve
mezhebini ele alan Caferiyan, daha sonra Ravza’nın kaynaklarını ayrıntılı bir
biçimde ortaya koymaktadır. Müellif, özellikle Vaiz Kaşifî’nin rivayetlerini
hikâye formunda naklettiğini, dolayısıyla tenkit etmediğini vurgulamaktadır. Bu
bölümün son kısmında Caferiyan, Ravzatü’ş-Şüheda’nın İran’ın Şiîleşmesi
sürecindeki etkisi üzerinde durmaktadır.
Ertuğrul Ertekin