Ehl-i Beyt Ayet-i Kerimesi
Celî sülüs
Sami Efendi, 1327/1909
|
Uğur Derman’ın “Sami Efendi’nin üslubunun şahlandığı”
eseri sözleriyle nitelediği celî sülüs hatla yazılmış, orijinalinde iki satır
olan bu hat levhasında Sami Efendi’nin veya hat levhasının fotoğrafını
yayımlayan[1]
Uğur Derman’ın “Ehl-i Beyt Ayet-i Kerimesi” şeklinde adlandırdığı Ahzab
Suresi’nin "Kuşkusuz Allah, yalnızca siz Ehlibeyt'ten her türlü pisliği
gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” meâlindeki 33’üncü ayet-i kerimesi
yazılıdır.
Şiî literatürde Tathir (Temizleme) Ayeti diye
isimlendirilen ayet-i kerimenin nüzul sebebine dair aynı mazmunda üç rivayet
nakledilmiştir. Söz konusu rivayetlerde Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyti'ni
abasının altında aldığı bildirildiğinden, ayet-i kerimenin doğrudan muhatapları olan On
Dört Masum'un ilk beşi, Hz. Peygamber, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz.
Hüseyin, "Abâ Ailesi" anlamında, “Âl-i Abâ” ve “Âl-i Kisâ” şeklinde anılır olmuştur. Ayrıca, Arapçada, “Aba
Altındaki Beşli” anlamında “Hâmisu Âl-i Abâ” ve “Tertemiz Beşli” anlamında
“Hamse Tayyibe” kullanımları da mevcuttur. Farsçada ise aynı anlamlara gelen “Pence-i
Âl-i Abâ”, “Penç Ten”, “Penç Ten-i Âl-i Abâ” gibi tabirler yaygın olarak
kullanılmaktadır.[2] “Pence-i Âl-i Abâ” Anadolu Alevileri arasında da yaygınlaşmış
bir kullanımdır ve artık Türkçeye girmiştir.
Ayet-i kerime, Ehl-i Beyt’in faziletlerini beyan eden
önemli bir ayettir ve tarih boyunca mezhepler ve fırkalar arası itikadî ve
kelamî münazaralarda çokça gündeme getirilmiş, tartışılmıştır. Ayet-i kerimenin
nüzul sebeplerine dair Sünnî hadis mecmualarında yer alan üç hadisin tercümesi
şöyledir:
Ümmü Seleme’nin rivayeti:
“Kuşkusuz Allah, yalnızca siz Ehlibeyt'ten her türlü
pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” ayeti nazil olunca Hz.
Peygamber, Fatıma, Hasan ve Hüseyin'i çağırarak onları abası ile
örttü. Ali ise biraz arkadaydı; onu da abasının altına aldıktan sonra, “Allah'ım
işte bunlar benim Ehli Beyt'imdir! Onlardan her türlü pisliği gider ve onları
tertemiz yap,” buyurdu. Ümmü Seleme “Ey Allah Resulü! Ben de onlarla beraber
miyim?” diye sorunca Hz. Peygamber, “Sen yerinde kal, sen hayır üzeresin
buyurdu.”[3]
Âişe’nin rivayeti:
Hz. Peygamber, seher vaktinde evden dışarı çıktı.
Üzerinde siyah çizgili, yün abası vardı. Sonra Hasan yanına geldi; onu
abasının altına aldı. Biraz sonra Hüseyin geldi; onu da abasının altına aldı.
Biraz ardından Fatıma geldi; onu da abasının altına aldı. En son Ali geldi; Hz.
Peygamber onu da abasının altına aldıktan sonra, ‘Ey Ehl-i Beyt! Allah, ancak
ve ancak sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor,”
buyurdu.”[4]
Ayetin nüzul sebebiyle ilgili bir başka rivayet ise
şöyledir:
Ravi, “Gördüğüm bir şeyi sana haber vereyim mi?” diye sorunca, “Evet!”
dedim. Bunun üzerine ravi anlatmaya başladı: Ben Hz. Fatıma’nın evine gittim, Hz. Ali’yi sordum. Hz.
Peygamber’in yanına gittiğini söyledi. Oturdum, bekledim. Nihayet Hz.
Peygamber, yanında Ali, Hasan ve Hüseyin ile birlikte, geldi; her birinin elini
kendi elinin içine almıştı. İçeri girdi; Ali ile Fatıma'yı önüne oturtup, Hasan ile Hüseyn'i kucağına aldı. Sonra abasıyla onları örterek, “Kuşkusuz
Allah, yalnızca siz Ehlibeyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz
yapmak istiyor.” ayetini okudu ve “Allahım! işte bunlar benim Ehl-i
Beyt'imdir,” buyurdu.[5]
Ertuğrul Ertekin
Ertuğrul Ertekin
[1] Uğur
Derman, Ömrümüm Bereketi I, İstanbul 2011, s. 74.
[3] Muhammed
b. İsa Ebu İsa Tirmizî, Sünen, neşr: Muhammed Ebu Zehre-Ahmed İnaye, Beyrut
1426, s. 886, hadis no: 3205, s. 1031, hadis no: 3787, s. 1048, hadis no: 3871;
Muhammed b. Abdullah Ebu Abdullah Hâkim Nişaburî, el-Müstedrek ale's-Sahihayn,
neşr: Mustafa Abdülkadir Ata, Beyrut 1422, c. 2, s. 451, hadis no: 3558.
[4] Müslim
b. el-Haccac Ebu'l-Hüseyin el-Kuşeyrî en-Nişaburî, Sahih, neşr: Muhammed Fuad
Abdülbaki, Beyrut (ty.), c. 4, s. 1883.
[5] Ahmed b.
Hanbel, Müsned, neşr: Şuayb el-Arnaut, Kahire (ty.), c. 1, s. 330, c. 4,
s. 107, s. 6, s. 292.