Eternal Performance: Ta‘ziyeh and Other Shiite Rituals, Ed. Peter J. Chelkowski, Calcutta: Seagull Books 2010, 425 s.
Tâziye ile ilgili en kapsamlı kitap 1976 yılında Peter J. Chelkowski editörlüğünde Ta‘ziyeh: Ritual and Drama in Iran adıyla basılmıştı. Konusunda uzman 20 bilim adamının katkılarıyla ortaya çıkan bu eser, 1976 yılında Şiraz Sanat Festivali bünyesinde düzenlenen “Tâziye” konulu sempozyumun tebliğlerinden oluşmaktaydı. Tâziyeyi tarih, kültür, semioloji, sanat tekniği, müzik, felsefe ve tiyatro gibi geniş bir zâviyeden ele alan bu çalışma, uzun süre alanında müracaat edilen temel kitaplardan biri oldu.
Tâziye ile ilgili en kapsamlı kitap 1976 yılında Peter J. Chelkowski editörlüğünde Ta‘ziyeh: Ritual and Drama in Iran adıyla basılmıştı. Konusunda uzman 20 bilim adamının katkılarıyla ortaya çıkan bu eser, 1976 yılında Şiraz Sanat Festivali bünyesinde düzenlenen “Tâziye” konulu sempozyumun tebliğlerinden oluşmaktaydı. Tâziyeyi tarih, kültür, semioloji, sanat tekniği, müzik, felsefe ve tiyatro gibi geniş bir zâviyeden ele alan bu çalışma, uzun süre alanında müracaat edilen temel kitaplardan biri oldu.
Yine Peter J. Chelkowski’nin editörlüğünde yayımlanan ve
bu değerlendirmeye konu olan Eternal Performance: Ta‘ziyeh and Other Shiite
Rituals adlı kitap, yukarıda bahsi geçen kitabın güncel, genişletilmiş ve
zenginleştirilmiş versiyonu olarak görülebilir. Kitap, editörünün ifadesiyle,
2002 yılında Lincoln Center’da icra edilen bir tâziye merasiminden ilham
alınarak hazırlanmıştır. Lincoln Center’daki icradan sonra The Drama Review (TDR),
bir sayısını“From Karbala to New York” başlığıyla tâziyeye ayırmıştır. Tâziye
kültürünü tanımaya yönelik ilginin dünya çapında günbegün artması, tâziye
üzerine dünyanın dört bir yanında farklı enstitüler bünyesinde doktora
tezlerinin yapılması, Seagull Books’u böyle bir çalışmaya iten diğer bir
sebeptir.
Yirmi dört ayrı başlık altında tâziye konusunu ele alan kitap
güncel olarak bu alanda yapılmış en kapsamlı ve en nitelikli çalışmadır.
Tâziyeyi tarih, tiyatro ve sanat tekniği, müzik, edebiyat, kritik, din, siyaset
ve antropoloji olmak üzere çok geniş bir yelpazede ele alan bu çalışma Şiî
geleneğin manevî, psikolojik ve popüler dindarlık cephesine ilgi duyan her
düzeyde araştırmacı ve okuyucuya hitap edecek bir muhtevaya sahiptir. Kitap
Şiîliğin ana yurdu olan Orta Doğu’dan Batı dünyasına kadar farklı ilgi ve
disiplinleri müşterek bir konu etrafında buluşturmuş ve ortaya tâziye konusunu
en ince detaylarına kadar ele alan “anatomik” bir çalışma çıkmıştır.
İnterdisipliner bir bakış açısının ürünü olan kitap uzun süre bu alana ait
ihtiyaçlara ve sorulara cevap olacak mahiyettedir.
Peter J. Chelkowski, “Time Out of Memory: Ta‘ziyeh, the
Total Drama” adlı makalesinde ıstırap ve yas tiyatrosunun umumiyetle Batı’ya,
özel anlamda Hıristiyanlığa atfedildiğini, oysa bu alanda gelişen en önemli
tiyatro geleneklerinden birinin İran’da ve son dönemlerde Lübnan’da icra edilen
tâziye tiyatrosu olduğuna değinmektedir.
Rebecca Ansary
Pettys’in “The Ta‘ziyeh of the Martyrdom of Hussein” adlı makalesi, Kevir Çölü’nün merkezinde yer alan
Der Hûr adlı bir vahaya ait olan
“Hüseyin’in Şehâdeti” adlı metne dayanmaktadır. İngilizceye aktarılan bu tâziye metninde merkezî tema olan Hüseyin’in şehâdeti duygu
yoğunluğu ve teferruatı içinde
sunulmaktadır.
Kamran Scot
Aghaie, “The Origins of the Sunnite–Shiite Divide and the Emergence of the Ta‘ziyeh Tradition” adlı
makalesinde bütün dinî geleneklerde var olan mezhepleşme hakikatine işaret ettikten sonra, erken dönem
Kerbelâ ağıtları, Büveyhîler, Safevîler
ve Kaçarlar döneminde tâziye temsillerinin tarihî gelişimini ele almaktadır.
Jean Calmard ve
Jacqueline Calmard’ın birlikte kaleme aldığı, “Muharram Ceremonies Observed in Tehran by Ilya
Nicolaevich Berezin” (1843) adlı makale,
ünlü Rus oryantalist Ilya Nicolaveich Berezin’in 1842-1845 yılları arasında Transkafkasya, İran, Mezopotamya,
Mısır, İstanbul ve Kırım’a yaptığıakademik gezilerin notlarına ve gözlemlerine
dayanmaktadır. Makale XIX. yüzyılın
birinci yarısına ait tâziye temsillerini birinci elden gözlemlerle anlatması
açısından oldukça önemlidir.
William O. Beeman
ve Mohammad B. Ghaffari’nin birlikte yazdığı “Acting Styles and Actor Training in Ta‘ziyeh” adlı
makale, tâziye tiyatrosunun teknik yönlerini
ele almakta ve tâziye temsillerinde yer alan oyuncuların ve şarkıcıların
gelişim ve eğitim safhalarını detaylı
olarak incelemektedir.
Mohammad Reza
Khaki, “Identification and Analysis of the Scenic Space in Traditional Iranian Theater” makalesinde
tâziye geleneğinin zaman içinde gelişen
ve olgunlaşan farklı bir türünü, seküler ve mizahî bir tarz olan “şebih mozhik” türünü incelemektedir. Nispeten yeni
olan ve dinî tâziye formundan türeyen
bu tür, İslâm geleneğinden gelen temalara ilâveten İran mitolojisi, İncil
vb. alanlardan da beslenmiştir. Khaki,
tarihî metinlerle tâziye metinlerinin kronolojik olarak incelenmesiyle
dinî formun dışında seküler temaların da görülebileceğini ve Meclis-i Emir Timur, Çöldeki Derviş, Hallac-ı
Mansur,Şems-i Tebrizî, Rum Mollası, Meclis-i Şehinşâh-ı İran, Nâsıruddin Şâh ve
Muinülbuka adlı metinlerin incelenmesiyle dinî alandan seküler temalara
geçişin izinin sürülebileceğini
belirtmektedir.
Iraj Anvar,
“Peripheral Ta‘ziyeh: The Transformation of Ta‘ziyeh from Muharram Mourning Ritual to Secular and
Comical Theatre” adlı makalesinde ıstırap
ve yas kültürü içinde şekillenen tâziye tiyatrosu içinden tamamen güldürmeye ve eğlenceye dayalı seküler
formların gelişimini incelemektedir.
Sadegh
Homayouni’nin “A View from the Inside: The Anatomy of the Persian Ta‘ziyeh Plays” adlı makalesi tâziyenin temel
bileşenlerini ele almaktadır. Buna
göre Farsça tâziye temsillerinin temel malzemesi şiir, müzik ve icra/performans
tarzıdır. İranlılar’ın şiire olan doğal temayülü bu alanı zenginleştirmiştir.
Temsillerde zaman, mekân ve mesafe
önemini yitirmekte; at, kılıç ve
kalkan gibi gerçek objeler Fırat Nehri’ni temsil eden su ile şehâdeti temsileden
kırmızı renge karışmaktadır.
Terence
O’Donnell, “Garden of the Brave in War: Recollections of Iran” adlı makalesinde tesadüfen davet edildiği ve dâhil olduğu bir köy tâziye meclisini tasvir etmektedir. O’Donnell köy sadeliği
ortamında cereyan eden bu tâziye temsilinde
taşra insanının ruh dünyasını detaylarıyla gözlemleyip aktarmaktadır.
Nigar Mottahedeh,
“Karbala Drag Kings and Queens” adlı makalesinde tâziye performanslarında kullanılan
peçenin tarihî ve pratik sebeplerini izah ederken gözden kaçan bir hususa değinmektedir ki o da millî İran
kimliğinin bu coşkulu ve heyecan
dolu gösterilerin arkasında kendine yer bulmasıdır.
Mottahedeh’e göre
tâziye sadece Şiî mâneviyatına hizmet etmekle kalmayıp aynı zamanda “öteki” karşısında İran ruhunun
ve kültürünün farklılığını da ifade
etmektedir ve tâziye dinî boyutlarına ilâveten millî ve politik boyutlar
da içeren bir alana dönüşmektedir.
Stephen Blum,
“Compelling Reason to Sing: The Music of Ta‘ziyeh” adlı makalesinde müzik ve bağlı unsurların tâziye
törenleri içindeki fonksiyonlarına dikkat
çekmektedir. Yazar, Farsça’nın hezec, mutakarib, remel ve muctas gibi klasik vezinlerinin bolca kullanıldığını
davul, trompet vb. enstrümanların
zorunlu olmamakla birlikte, tâziyeye
bir derinlik kattığını ifade etmektedir.
Hamid Dabashi,
“Ta‘ziyeh as Theatre of Protest” adlı makalesinde Protest bir inanç olarak Şiîlik’i ele almaktadır.
Tâziyenin temel unsurunun mazlum teması
olduğunu ifade eden Dabashi buradaki karakterlerin metaforik değil, metamorfik olduğunu; binaenaleyh bu
karakterlerin kolaylıkla çağdaş karakterlere dönüşebildiğini belirtmektedir. Nitekim İran İslâm devrimi öncesinde
İmam Humeynî Hüseyin’e, Şah ise Yezid’e
dönüşmüştür.
Janet Afary’nin,
“Shi‘ite Narratives of Karbala and Christian Rites of Penance: Michel Foucault and the Culture of the
Iranian Revolution 1978-79” adlı
makalesi Michel Foucault’un 1978 yılındaki İran seyahati ve İran devrimi
ile Hıristiyan geleneği arasında
kurduğu paralellikler hakkında derin bir tahlil ve
incelemeyi içermektedir. Foucault, Muharrem törenlerindeki tövbe ve pişmanlık hissinin Hıristiyanlığa çok
benzediğini; Orta Çağ’da Avrupa dinî
tiyatrosunda Yahudilerin zulüm ve hile sembolü olduğunu, Şiî tâziye tiyatrosunda ise Emevî hanedanının ona
karşılık geldiğini, Hıristiyanlık’ta Hz. Îsâ’nın çarmıha gerilmesinin Şîa geleneğinde Hüseyin’in
Kerbelâ’daki şehâdetine
karşılık geldiğini belirtmektedir.
Milla Mozart
Riggio, “Moses and the Wandering Dervish: Ta‘ziyeh at Trinity College” adlı makalesinde İran tâziye
tiyatrosunun İran’a has olduğu ve sair
Şiî havzalarında icra edilen Muharrem törenlerinden farklı olduğunu kaydetmektedir. Riggio bu dinî tiyatronun
farklı kültürler, özellikle İslâm ile Hıristiyanlık arasında bir köprü kurmaya vesile olabileceğini ve tâziye
tiyatrosunun Hıristiyanlık’taki
“passion play” ile sembolik formlar, sosyal yapı ve ritüel açısından benzerlikler taşıdığını;
Trinity College bünyesinde bir tâziye temsili gerçekleştirme fikrinin de bundan kaynaklandığını
belirtmektedir.
Peter J.
Chelkowski, tâziye direktörü Muhammad b. Ghaffari ile yaptığı mülâkatta tâziye merasimlerinin Şah
dönemindeki konumunu, İran’ın farklı
bölgelerinde uygulanan tâziye formlarını ve 1976 yılında “Şiraz Sanat Festivali”nde icra edilen tâziye
performansının tâziye geleneğinin yeniden ihyasına olan etkisinin izlerini sürmeye çalışmaktadır.
Nigel Redden’in
“Presenting Ta‘ziyeh at Lincoln Center”, Alain Crombecque’in “Ta‘ziyeh in France: The Ritual of Renewal at the
Festival D’automne” ve Anna
Vanzan’ın “Ta‘ziyeh in Parma” adlı makaleleri ise sırasıyla Amerika, Fransa ve İtalya’da icra edilen
tâziye temsillerini ele almaktadır.
Elizabeth Fernea,
“Remembering Ta‘ziyeh in Iraq” adlı makalesine tâziyenin tanımı ve Şiî kültürü açısından merkezî
önemine işaret ederek başlamakta, ardından
diğer Şiî bölgelerinden farklı olarak Irak’ta süregelen bir uygulamaya işaret etmektedir. Buna göre Irak’ta tâziye
iki aşamalı olarak icra edilmektedir. Birinci aşama İran ve sair Şiî havzalarında icra edilen tâziyedir.
İkinci aşama ise “erbain” diye
adlandırılan ve Hz. Hüseyin’in vefatının kırkıncı gününde icra edilen merasimlerdir. Şiîler erbaini Hz.
Hüseyin’in türbesine yapılacak bireysel
bir hac (ziyaret) fırsatı olarak değerlendirmektedir.
Augustur Richard
Norton, “Ritual, Blood, and Shiite Identity: Ashura in Nabatiya, Lebanon” adlı makalesine Güney
Lübnan’ın Cebel Âmil bölgesi ve buranın
merkezi durumunda olan Nebatiye’nin Şiî dünya açısından önemini anlatarak başlamakta ve daha sonra İran’dan
buraya ithal edilen tâziye tiyatrosunun
icrası ve Lübnan Şiîliği’nin “millî bilincine” olan etkisine işaret etmektedir.
Sabrina Mervin,
“Shiite Theater in South Lebanon: Some Notes on the Karbala Drama and the Sabaya” adlı makalesinde Lübnan Şiîliğinin
İran tâziye tiyatrosunu taklit
ederek oluşturduğu “Lübnanlaştırılmış” tâziye formunu incelemektedir. Burada beden dili ve drama
becerisinden ziyade, metin öne çıkmaktadır.
İsrail işgalinin bittiği 2000 yılından sonra, daha çok izleyiciye ulaşmak için, Lübnan dinî tiyatrosunu
profesyonelleştirme çabaları başlamıştır.
Mary Elaine
Hegland, “Flagellation and Fundamentalism: (Trans)forming Meaning, Identity and Gender through
Pakistani Women’s Rituals of Mourning” isimli makalesinde 1991 yılında Pakistan’ın Peşaver şehri ve etrafında
gözlemlediği Muharrem törenlerini
anlatmaktadır. Buradaki merasimlerin şekil ve içeriği
Peşaver’in yerli Şiî cemaati ile Pukhtun ve Farsça konuşan Kızılbaş grubun müşterek çabalarıyla
olgunlaşmıştır. Bu yörede kadınların Muharrem törenlerinde merkezî bir rolü vardır. Bu, Şiî-dinî
milliyetçiliğinin bir
yansımasıdır. Bu durumun siyaseten getirisini ve sonuçlarını fark eden Şiî ulemâ kadınların
kendi tâziye meclislerini oluşturmalarını hoş görmüşlerdir.
Bridget
Bloomfield, “The Heart of Lament: Pakistani-American Muslim Women’s Azadari Rituals” adlı makalesinde
Amerika sınırlarında yaşayan Pakistan
kökenli Müslüman kadınların kurdukları tâziye meclislerini anlatmaktadır.
Evlerde, Hüseyniye, Zeynebiye ve çok
amaçlı başka salonlarda icra edilen bu meclisler tamamen kadınlara mahsustur.
Bu törenler Müslüman Şiî kadınına
kendi dindarlığını inşa etme ve kutsal olanla temasa geçme imkânı vermektedir.
Son olarak Peter
J. Chelkowski, “From the Sun-Scorched Desert of Iran to the Beaches of Trinidad: Ta‘ziyeh’s
Journey from Asia to the Caribbean” adlı makalesinde Safevî döneminde Şiîliğin resmî mezhep olarak kabul
edilmesiyle geliştirilen tâziye
formlarının uzak diyarlara taşınmasını ele almaktadır. Bilinen şekliyle tâziye Hintli Şiî
Müslümanlar tarafından Hindistan’a taşınmış,
oradan da Karayipler’e geçmiştir. Karayipler’de “Hosay” adını alan bu merasimler geleneksel formundan oldukça
uzaklaşarak Hindu ve Sünnî Müslümanlar’ın
da katıldığı bir çeşit “millî Hint” dayanışmasına dönüşmüştür.
_____________
Bu yazıdaki bilgiler, Ertuğrul Ertekin tarafından, Mehmet Çelenk'in İslam Araştırmaları Dergisi için kaleme aldığı kitap tanıtım yazısının özetidir. Yazının tamamı buradan okunabilir.