İsmail Toprak, Hazreti Ali Cenkleri, Büyüyen Ay Yayınları, İstanbul 2014, 480 s.
Türk destan geleneğinin İslâmi devresi mahsullerinden
olan Cenknameler, Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasındaki savaşları konu
edinen hikâyelerdir. İslâmiyet’ten önceki destan geleneğinin bir devamı gibi
görülebilirse de, çıkış noktalarını Kur’ân ve hadisler başta olmak üzere İslâm
tarihi oluşturmaktadır. İslâmiyet paydasında Arap ve Fars kültürleriyle
harmanlanmış Türk sözlü kültürünün anlatıları, daha çok manzum hikâyeler olarak
kaleme alınmış, içerdikleri unsurlar dolayısıyla da toplumun her kesiminden
ilgi görmüştür. Cenknameler İslâm’ın yayılmasının efsaneleridir. Hikâye edilen
savaşlar ve serüvenler Hz. Muhammed (s) zamanında olmuş gibi gösterilerek onun
önderliği hep canlı tutulur.
Önceleri meddah tarzında anlatılarak nakledilen Cenknameler
yazılı metinlerin yaygınlaşmasıyla birlikte bu anlatılar bir dinleyiciler
topluluğu huzurunda okunmak üzere kaleme alınmıştır. Diğer tabirle bu kitaplar
sözlü halk edebiyatı ürünlerinin yazıya geçirilmiş şekilleridir. Cenknameler, XIII-XIV.
yüzyıllarda kaleme alınmıştır. XIX. yüzyıldan itibaren de bu eserlerin matbu
nüshaları basılır olmuştur.
Hz. Ali Cenknamelerinin XIII. yüzyıldan itibaren
Türkçede; tercüme, telif ve adaptasyon yoluyla yer aldığı kabul edilen bir
görüş ise de bununla ilgili kesin kayıtlar yoktur. Fuat Köprülü, Türk Edebiyatı
Tarihi’nde, XIII. yüzyıl eserleri içerisinde Şayyad İsa adlı eski bir şairin Salsalnâme
isimli bir cenk kitabının olduğunu söyler. Salsalnâme’nin sonraki yüzyıllarda
birçok versiyonu ortaya çıkmıştır. İbn Hüsam tarafından XIV. yüzyılda Farsça
yazılmış olan Havername’nin de yine tahminen XV. yüzyılda Türkçeye çevrildiği
düşünülmektedir. Bilinen bir husus vardır ki ilk Türkçe Cenkname
müelliflerinden olan Kirdeci Ali ve Tursun Fakih (Fakı) XIV. yüzyılda
yaşamışlardır.
Türk kültüründe Cenkname-i Ebu Müslim, Cenkname-i Seyit
Battal Gazi, Cenkname-i Emir Hamza gibi kitaplar da yaygın olmakla birlikte
Cenknme tabiri daha çok Hz. Ali etrafında teşekkül etmiş dinî-kahramanlık
hikâyeleri için kullanılmaktadır. Cenknameler, özellikle Hz. Muhammed, Hz.
Ali ve çocukları etrafında şekillenir.
Cenknamelerde, Hz. Ali’nin hayat hikâyesi, kerametleri ve
onun etrafında cereyan etmiş olaylar anlatıldığı gibi, diğer İslam büyüklerinin
kahramanlıklarına da yer verilmiştir. Cenknameler, tarihî olaylara dayanan,
ilhamını tarihten alan hikâyeler olmakla birlikte tarihî gerçekleri tam
yansıtmazlar. Hz. Ali ve oğulları çevresinde teşekkül eden cenknamelerden
bazıları tarihî bir hadiseyi anlatmakta veya bir tarihî hadiseye işaret
etmektedir. Böylece bir taraftan Hz. Ali ve oğullarının kahramanlıkları
anlatılırken, bir taraftan da söz konusu yerlerin Müslümanlarca fethedilmesi
izah edilmektedir.
Cenknamlerde temsil edilen ve başta Hz. Ali, Hz. Hasan,
Hz. Hüseyin ve Muhammed Hanife olmak üzere bahadır, pehlivan gibi sıfatlar ile
anılan cengâver şahsiyetler, bilhassa Anadolu’nun İslâmlaşması ile beraber
millet muhayyilesinde en yüce yeri işgal eden gazi tipinin temsilcileri olarak
ön plandadır.
Osmanlı döneminde yaygın olarak kültürümüze giren Cenknameler
köy konaklarından saraya, medrese ve mekteplerden asker ocaklarına kadar her
muhitte ilgi görmüş, özellikle tekke ve dergâhlarda, köy odalarında ve
kahvehanelerde anlatılmış, okunmuştur.
Kitabının giriş bölümünde Türkçe cenknameler hakkında
yukarıda bir kısmını alıntıladığımız bilgileri veren İsmail Toprak yazısının devamında
incelediği metinlerdeki farklıkları gösterir ve hikâyenin kahramanlarını
inceler. Hz. Ali Cenkleri Toprak’ın bir araya getirdiği birkaç cenknameden oluşur.
Bu cenknamelerin kaynakları şunlardır: Hikâye-i Ali İbn Ebi Talib (Marmara
Üniversitesi Merkez Kütüphanesi nr. 12903/Y023.02), Mecmua-i Gazâvât (MÜ
Fen Edebiyat Fakültesi Kütüphanesi nr.016MEC), Gazâ-i Feth-i Hayber Kalesi (MÜİF
Kütüphanesi nr. 1392-297.2), Hayber Kalesinin Fethi (Süleymaniye Kütüphanesi 374)
Hikâye-i Hazreti Şah-ı Velayet/Kan Kalesi (Atatürk Kitaplığı Bel. Yz. K.
001225, 398.21) ve Garibname-i Muhammed Hanifiye ve Ceng-i İmlak ve Katran
Cengi (Atatürk KitaplığıBel. Yz. K. 001193).
Eski Anadolu Türkçesinde kaleme alınan cenknameleri
sadece ihtiva ettikleri dil özellikleri bakımından inceleyen akademisyenlerin
aksine İsmail toprak metinleri sadeleştirerek günümüz Türkçesine aktarmış, bu
sayede metni okunabilir kılmıştır.
Ertuğrul Ertekin
Ertuğrul Ertekin