16 Ekim 2014 Perşembe

Ayetullah Molla Muhammed Kazım Horasanî (1839-1911)


Ahund Horasanî
Usulî fakih, taklid mercii ve İran’da meşrutiyet hareketinin destekleyicisi

Ahund Molla ve Ahund Horasanî diye tanınan Ayetullah Molla Muhammed Kazım Horasanî, 1255/1839 yılında Meşhed’de doğdu. Babası Molla Hüseyin Vaiz Heratî, ipek ticaretiyle uğraşan âlim bir zattı; Herat-Meşhed arasında ticaret yapar, bir yandan da gittiği bölgelerde halka İslâm ahkâmını anlatırdı.

Molla Horasanî, on iki yaşında Meşhed İlim Havzası’nda İslâmî ilimler tahsiline başladı. Arap edebiyatı, mantık, fıkıh ve usul eğitimini bu medresede aldı. On sekiz yaşında evlendi ve yirmi iki yaşında eşini ve çocuğunu babasına emanet edip, tahsiline devam etmek üzere, bir ziyaret kafilesine katılarak Necef’e hareket etti. Kafile Sebzvar’da mola verince Molla Horasanî, ilmî şöhretini önceden duyduğu Molla Hadi Sebzevarî’nin (ö. 1289/1873) memleketinde bir süre kalmaya karar verdi ve kafileden ayrıldı. 1277/1860 yılının Receb, Şaban ve Ramazan aylarını Sebzevar İlim Havzası’nda geçirdi ve Molla Hadi’nin derslerine katıldı. Daha sonra Sebzevar’dan Tahran’a geçen Molla Horasanî, Sadr Medresesi’nde Molla Hüseyin Hoyî’nin ve Mirza Ebu’l-Hasan Cilve’nin (ö. 1314/1897) derslerine katıldı. Yaklaşık on üç ay süren Tahran’daki ikametinden sonra Necef’e giden Molla Horasanî, orada Şeyh Murtaza Ensarî (ö. 1281/1864) ve Mirza Hasan Şirazî’nin (ö. 1312/1895) derslerine katıldı.

Molla Horasanî, bu dönemini ve genel olarak tahsil hayatını şöyle anlatır: “Benim tek azığım fikirdi; ama bir türlü kani olmuyordum. Bundan hiç şikâyetçi olmadım. Altı saatten fazla uyumazdım; sabahlardım, yıldızlarla arkadaş olmuştum. Aç karnına uyumak güçtür…”

Babasından çocuğunun vefat ettiğine dair bir mektup alan Molla Horasanî, babasının isteği üzerine, eşini Necef’e, yanına aldı. İkinci çocuğu da ölü doğan Molla Horasanî’nin eşi de bir süre sonra yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak vefat etti.
Ahund Horasanî

Molla Horasanî, Necef’te bulunduğu sürede sık sık Kerbelâ’ya gider, İmam Hüseyin’i (as) ziyaret ederdi. Kerbelâ ziyaretlerinden birinde Ahund Erdekanî’nin (ö. 1302/1885) dersine katıldı. Ahund Erdekanî dersinde Şeyh Ensarî’nin iki görüşünü aktardı ve eleştirdi. Ahund Horasanî, Necef’e dönüşünde üstadı Şeyh Ensarî’ye Ahund Erdekanî’nin eleştirilerinden söz etti. Şeyh Ensarî, Ahund Erdekanî’nin eleştirilerine cevap verdi. Şeyh Ensarî’nin birinci eleştiriye verdiği cevabı kabul eden Molla Horasanî, ikinci eleştiriye verdiği cevabı ise kabul etmedi ve Ahund Erdekanî’nin eleştirisinin hakkaniyetini savundu. Yüzlerce talebenin gözlerinin önünde cereyan eden bu olayın ardından talebelerden biri, “Şuna bakın, Ahund’un görüşlerini savunuyor!” mealinde bir kelam edince Molla Horasanî Necef’te Ahund lakabıyla anılır oldu. Bu olay, Ahund Horasanî’nin Şeyh Ensarî’nin derslerine iki yıldır devam ettiği dönemde, henüz 25 yaşındayken meydana gelmiştir.

1278-1291/1861-1874 yılları arasında Necef’in önde gelen müderrislerinin derslerine devam eden Ahund Horasanî, 1281/1864 yılındaki vefatına kadar Şeyh Ensarî’nin talebesi olmuştur. Şeyh Ensarî vefat edince Seyyid Ali Şusterî’nin (ö. 1283/1865-66), Şeyh Radi b. Muhammed Necefî’nin (ö. 1290/1873-74) ve Seyyid Mehdî Müctehid Kazvinî’nin (ö. 1300/1882-83) derslerine katılmıştır.

Mirza Hasan Şirazî’nin derslerine muntazaman devam eden Ahund Horasanî, Mirza Şirazî 1291/1874 yılında talebeleriyle birlikte Samerra’ya gidince Necef’te kalmış ve ders vermeye devam etmiştir. Ahund Horasanî’nin üstadıyla birlikte Samerra’ya gittiği, ancak kısa bir süre orada kaldıktan sonra tekrar Necef’e döndüğü de söylenmektedir.
soldan sağa: Ayetullah Muhammed Kazım Horasanî, 
Ayetullah Mirza Hüseyin İbn Halil, Molla Abdullah Mazenderanî

Zamanla ilmî şöhreti artan Ahund Horasanî, Necef’in önde gelen müctehid ve müderrislerinden biri oldu. Bunda Mirza Şirazî’nin de payı vardı. Ahund üstadı yaşadığı sürece derslerini minbere çıkmadan, yerde oturarak vermiştir. Mirza Şirazî’nin vefatının ardından Samerra’da giden Ahund Horasanî, önce Askeriyye Türbesi’ni ziyaret ettikten sonra üstadının evine gitmiş, eşiğini öpüp ağlamıştır.

Ahund Horasanî Şiî ilim havzalarının en muvaffak üstadlarındandır. Üç bine yakın talebesinden yüzü (veya dört yüzü) müctehid olmuştur. Müctehid olan talebelerinden bazıları şunlardır: Seyyid Ebu’l-Hasan Isfahanî, Şeyh Ebu’l-Kasım Kummî, Seyyid Ebu’l-Kasım Kaşanî, Mirza Ahmed Horasanî, Seyyid Muhammed Taki Horasanî, Seyyid Celaleddin Gulpayganî, Şeyh Muhammed Cevad Belağî, Şehid Seyyid Hasan Müderris, Hacı Aga Hüseyin Kummî, Seyyid Sadrüddin Sadr, Aga Takiyüddin Irakî, Şeyh Abdülkerim Hairî, Seyyid Abdullah Behbehanî, Seyyid Abdülhadi Şirazî, Şeyh Muhammed Ali Kazımî, Şeyh Muhammed Hüseyin Nainî, Aga Buzurg Tahranî, Hacı Aga Seyyid Burucerdî, Seyyid Muhammed Şahrudî.

Zamanla Ahund Horasanî’nin ilmî şöhreti Necef’in sınırlarını aşmış ve Osmanlı'nın başkentine kadar ulaşmıştır. Irak’ı ziyarete gelen Osmanlı Şeyhülislâmının Necef’te Ahund Horasanî’nin dersine katıldığı rivayet edilmiştir. Talebelerin hürmet gösterip meclisin başköşesine oturtmasıyla Şeyhülislâmı fark eden Ahund Horasanî, dersinde Ebu Hanife’nin usul ilmine dair bir görüşünü incelemeye başlar. Ahund Horasanî önce Ebu Hanife’nin görüşünü ve delillerini beyan edince, Şeyhülislâm onun bu görüşü benimsediği zannına kapılarak hayret eder. Ancak sonra Ahund Horasanî, Ebu Hanife’nin görüşünü eleştirip, Şiî müctehidlerin görüşlerini beyan etmeye başlayınca Şeyhülislâm durumu anlar. Ahund Horasanî Şeyhülislâmı minbere davet etmişse de Şeyhülislâm hal hatır sormakla yetinmiştir.

Hizmetleri
Ahund Horasanî, hayırseverlerin katkılarıyla, Necef’te üç tane medrese yaptırmıştır. Bu medreselerden ilki, 1321/1903-4 yılında Huveyş mahallesinde yaptırdığı Medresetü’l-kübra’dır. İkincisi, 1326/1908-9 yılında Berrak mahallesine yapılan Medresetü’l-vusta; üçüncüsü ise 1328/1910-11 yılında yine aynı mahalleye inşa edilen Medresetü’s-sagir’dir. Bugün bu medreseler, Irak’ın en büyük taklid mercii Ayetullah Sistanî tarafından idare edilmektedir.

Ayrıca, Necef, Bağdat ve Kerbelâ’da yapılan birçok medresede Ahund Horasanî’nin emeği vardır. Ahund Horasanî, Necef’te yayımlanan Uhuvvet, Dürretü’n-Necef ve Necef-i Eşref dergilerine de malî destek sağlamıştır.

Usul ilmindeki yeri

Ahund Horasanî fıkıhta önemli bir miras bırakmıştır. Bu yüzden müceddid olarak anılmaktadır. Mantığa büyük önem veren Ahund Horasanî, fıkhî hükümleri aklî esaslara dayandırmakta çok başarı göstermiştir. Usul ilminin her iki bölümünü (amelî ve lafzî) etraflıca anlatan iki ciltlik kitabı Kifâyetü’l-usul (Tahran 1303/1885-6), Şiî fıkhının ana kaynaklarından biridir. Ahund Horasanî’den sonra gelen fakihler usul konusunda yeni eserler ortaya koymak yerine onun kitabı üzerine şerh yazmışladır; şerhlerin sayısı yüzü aşmaktadır.

Siyasî faaliyetleri
Ahund ilmî faaliyetleri yanı sıra İran’ın siyasî ve içtimaî işleriyle de uğraşmıştır. 1898’de Şiraz’da Şirket-i İslâmiyye adı altında bir mensucat fabrikası kurulunca, Ahund Horasanî ithal edilen elbiseleri boykot etmeyi ve ancak İran’da yapılanları giymeyi bütün Müslümanlar için farz ilan etti. Ahund Horasanî’nin ifadesi şu şekildedir: “Müslümanların zillet elbiselerini çıkarmaları ve izzet elbiseleri giymeleri lazımdır.”
Molla Ahund Horasanî ve Molla Abdullah Mazenderanî


Ahund Horasanî 1905’te gerçekleşen Meşrutiyet İnkılâbı’nı da destekledi. Necef’te diğer iki büyük müctehidle birlikte bu inkılâbı teyit eden fetvalar verdi; meşrutiyetin istikrarı için mücadele etmeyi bir nevi cihad ve ona karşı çıkmayı irtidad (dinden dönme) saydı. 1907’de tahta geçen Muhammed Ali Şah’tan İslâmiyet’in emirlerine uymasını, İran’da endüstri ve modern ilimleri teşvik etmesini ve yabancıların İran’ın iktisadî zenginliklerini istismarlarına son vermesini istedi.

Haziran 1908’de meclis şah tarafından kapatılınca Ahund Horasanî meşrutiyetin tekrar kurulması için büyük gayret gösterdi. İngiliz, Rus, Fransız, Alman ve Osmanlı devletlerine Muhammed Ali Şah’a yardımda bulunmamalarını isteyen telgraflar çekti ve İran halkının şahın hükümetine vergi ödemesini haram ilan eden bir fetva verdi. Şahı devirmek için Kafkas Müslümanlarını İran’daki kardeşlerini desteklemeye davet etti. 1908’de İstanbul’da meydana gelen olaylardan sonra Genç Türkleri tebrik etti ve Osmanlı Devleti’nde ve İran’da meşrutiyetin desteklenmesini istedi. Bütün bu teşebbüsler sonuç vermeyince Ahund Horasanî, 1909 yılının ilkbaharında Necef’te büyük bir taraftar topluluğunu yanına alarak bizzat İran’a gitmek için hazırlıklara başladı. Fakat 15 Temmuz’da Tebriz’den Tahran’a gelen bir meşrutiyet ordusu şahı devirdi. Yeni mecliste şeriata uymayan bazı kanunların çıkarılması üzerine Tahran’a bir protesto telgrafı gönderen Ahund Horasanî’nin meşrutiyeti desteklediğine pişman olduğu söylenir.

Vefatı
1911’de Muhammed Ali Şah’ı yeniden tahta geçirmek maksadıyla Ruslar İran’a saldırınca Ahund Horasanî yine büyük bir gönüllü ordusu toplayıp Ruslar aleyhine savaşa katılacağını açıkladı. Beraberindekilerle birlikte önce Kufe’deki Sehle Mescidi’ne gidip İslâm ordusunun zafer kazanması için dua edecek, oradan da İran’a hareket edecekti. Ancak 21 Zilhicce 1329/13 Aralık 1911’de evinde ölü olarak bulundu. Rus ve İngiliz ajanları tarafından öldürülmüş olması ihtimali ileri sürülmüştür.

Eserleri
Ahund Horasanî’nin belli başlı diğer eserleri ise şunlardır: Haşiye ale’n-Nuhbe (Tahran 1306); Dürerü’l-fevaid fî şerhi’l-feraiz (Tahran 1315); el-Fevaidü’l-fıkhiyye ve’l-usuliyye (Tahran 1315); Talika ale’l-Mekasib (Tahran 1319); Ruhu’l-meanî (Tahran 1327); Tekmiletü’t-Tebsîr (Tahran 1328); Şerhu Tekmileti’t-Tebsîr (Bağdad 1331); el-Katarat (Bağdad 1331).

Not: Aralık 2011’de İran’da Ahund Horasanî’nin vefatının yüzüncü yılı anısına bir kongre düzenlenmiş ve bu kongre münasebetiyle Ahund Horasanî’nin biyografisini, mektuplarını, fetvalarını ve siyasî faaliyetlerini içeren 13 ciltlik bir ansiklopedi yayımlanmıştır.

Ertuğrul Ertekin
_______________
kaynak: A. Hairi-S.Murata, “Akhund Khorasani”, Iranica; Hamid Algar, “Ahund Molla”; “Ahund Horasanî”, Dairetü’l-maarif-i Buzurg-i İslâmî; “Zindeginame-iAhund Horasanî”.
Ahund Horasanî Kongresi’nin internet sitesine buradan ulaşabilirsiniz. Fotoğraflar bu siteden alınmıştır.