İmam Ali (as) Pınarı ve ziyaretgâhın minaresi |
1306/1889 yılında hac yolculuğu esnasında Meyadin’den
geçen Kaçarlar dönemi devlet adamı Muhammed Rıza Zahirülmülk seyahatnamesinde,
bölge halkının Rahbe Kalesi’nin Hz. Ali (as) tarafından fethedildiğine
inandığını nakletmektedir:
“Kale halkı kâfir imiş. İyilik yapanların öncüsü ve kâfirlerin
katili Hz. Ali, güç kullanarak Kale’yi fethetmiş, sonra da yıkmış.”[2]
Kanaatimizce bu halk inancının kaynağı, Rahbe Kalesi’nin güneyinde
yer alan ve Hz. Ali’ye nispet edilen pınardır.
Hz. Ali’ye nispet edilen ve bölge halkı tarafından Ayn-ı
Ali adı verilen İmam Ali Pınarı, söylenceye göre, Hz. Ali’nin atının nalını
yere vurması neticesinde veya devesinin buraya çökmesinden sonra kaynamaya
başlamıştır.
Pınarın biraz ilerisinde, Fırat Nehri’ne komşu ovanın
kaya duvarları boyunda bulunan tepenin üzerinde tarihî bir minarenin kalıntıları
bulunmaktadır. Bu minare, yıkılmış bir mescid veya ziyaretgâhın günümüze ulaşan
tek parçasıdır. Sekiz köşeli bu minarenin uzunluğu on üç metredir ve tuğladan
örülmüştür.
Bazı tarih kaynaklarında, Rahbe şehrinde Hz. Ali’ye
nispet edilen Meşhedü’l-Buk adında bir ziyaretgâhtan söz edilmiştir. Şiî
kaynaklara göre Meşhedü’l-Buk, Hz. Ali’nin Sıffin Savaşı’na giderken gösterdiği
bir kerametin gerçekleştiği yerde bina edilmiş bir ziyaretgâhtır.
Deylem veziri Fahrüddevle Ebu’l-Abbas Ahmed b. İbrahim
Dubbî (ö. 398/1008) bir şiirinde Meşhedü’l-Buk’a ve Hz. Ali’nin kerametine işaret
etmiştir:[3]
“Malik’in Rahbe’sinin oralardan duydu,
Dımaşk’tan yükselen borazan naralarını,
Neşeyle yankılanarak. (Ali) ashabına şöyle dedi:
Bu Hind’in oğludur, hızla asker sevk ediyor.”
Bu şiir, en azından IV./X. yüzyıldan itibaren bu
ziyaretgâhın Şiîlerce bilindiğini göstermektedir.
Kutbüddin Ravendî (ö. 573/1187) bu ziyaretgâhtan ve Hz.
Ali’nin burada gösterdiği kerametten söz etmiştir; ancak ziyaretgâhın Rahbe’de
bulunduğuna değinmemiştir:
“Müminlerin Emiri Sıffin’e hareket ettiğinde, Dımaşk’a
yüz fersah mesafede bulunan bir sahrada konakladı ve orada namaz kıldı.
Namazdan sonra şükür secdesi yapıp şöyle dedi: ‘Muâviye’nin Dımaşk’tan
ayrıldığını bildiren borazanların sesini duyuyorum.’ O günün tarihini not
ettiler. Sonra Muâviye’nin tam da Hz. Ali’nin bu sözü söylediği gün Dımaşk’tan
ayrıldığını gördüler. Sonradan oraya Meşhedü’l-Buk adı verilen bir ziyaretgâh
bina edildi.”[4]
İbn Şehraşub (ö. 588/1192) da, Tâlib Oğulları’nın
menkıbelerini yazdığı kitabında, Hz. Ali’nin kerametlerinden söz ederken bu
ziyaretgâha da değinmiştir:
Ziyaretgâhın minaresi |
“Şam’ın Rahbe (bölge)sindeki Meşhedü’l-Buk’un aslı şudur:
Ali (bu mekânda konaklamışken) Muâviye’nin ordusunun Dımaşk’tan ayrıldığını bildiren
borazanların çalındığını haber vermiştir. O, on sekiz günlük mesafeden
borazanların sesini işitmiştir ve bu, olağan üstü bir hadisedir.”[5]
Ziyaretgâhlar hakkında bir kitap kaleme alan Ali b. Ebi
Bekir Herevî (ö. 611/1215) ise bu ziyaretgâh hakkında şu bilgileri verir:
“Rahbe’nin dışında Meşhedü’l-Buk vardır. Burası Ali b.
Ebi Tâlib’in, Muâviye ile savaşa giderken konakladığı mekândır.”[6]
Muhtemelen tarih kaynaklarında sözü edilen Meşhedü’l-Buk,
günümüze yalnızca minaresi ulaşan bu mescid veya ziyaretgâhtır. Nitekim
Memluklular döneminde bu bölgede Meşhed adında bir köy olduğu bilinmektedir.[7]
Şayet haber ajanslarının geçtiği haber doğru ise, ne
yazık ki bu ziyaretgâhın kalıntıları, geçtiğimiz Eylül ayında, tekfirci bir
terör örgütü olan Irak ve Şam İslâm Devleti’nce (IŞİD) yıkılmıştır.
Ahmad Khamehyar*
Çeviri: Ertuğrul Ertekin
*“Tahrib-i Ziyaretgâh-ı Çeşme-i İmam Ali (as) der Ustan-i Deyr ez-Zur-i Suriye”. Yazının Farsçasını buradan okuyabilirsiniz.Yazıda yer alan fotoğraflar, Ahmad Khamehyar tarafından, 23 Eylül 2006 tarihinde çekilmiştir.
[1] el-Hamevî,
Mucemü’l-buldan, c. 3, s. 34; Mustafa Talas, el-Mucemü’l-coğrafî li’l-kutri’l-Arabî es-Surî,
c. 5, s. 376.
[2] Muhammed
Rıza Zahirülmülk, “Sefername”, Sefernamehâ-yi Hacc-i Kacarî, haz. Resul
Caferiyan, c. 5, s. 655.
[3] İbn
Şehraşub, Menakibu Âl-i Tâlib, c. 2, s. 334.
[4] Kutbeddin
Ravendî, el-Haraic ve’l-ceraih, c. 2, s. 916.
[5] İbn
Şehraşub, age., c. 2, s. 334.
[6] Ali b.
Ebi Bekir Herevî, el-İşarat ile’l-marifeti’z-ziyarat, s. 67.
[7] Ahmed
Şevhan, Tarihu Deyrizzur, s. 38.