Cezulî, Delailü'l-hayrat 1798 öncesi Konya Mevlana Müzesi* |
Abdümenaf b. Kusay’ın dört oğlu vardı: Amr, Abdüşems, Muttalib ve Nevfel. Kâbe hizmetleri görevi, Andümenaf’tan sonra Amr’a geçti.
Amr, halkın arasında saygınlık kazandı; artık ona Yüce Amr (Amrü’l-alî) denilmeye başlandı. Kıtlık olduğu yıl, bütün servetini harcayıp Şam’dan ekmek getirtti. Sonra ekmekleri kırıp et suyuyla çorba yaptı ve hac mevsiminde hacılara sofra açtı. Bu, sonraları bir gelenek haline dönüşmüştür. Amr bundan sonra Haşim (kıran, ufaltan) adını aldı.
Haşim yükselmeye devam etti ve cömertliği, keremi, fazileti ve serveti sayesinde Mekke’ye hâkim oldu. Kureyş kabilesi adına çevre devlet ve kabilelerle ticarî ve diplomatik ilişkiler kuran Haşim, Bizans İmparatoru I. Leon ve Gassanî melikiyle anlaşarak ülkelerinde Kureyşlilerin serbestçe ticarî seyahat yapabilmelerini sağladı. Böylece Kureyş’in Mekke ve çevresiyle sınırlı olan ticarî ilişkileri daha geniş bir boyut kazandı. Kureyş’in kış ve yaz olmak üzere yılda iki defa ticarî seyahat yapmasını gelenek haline getiren Haşim kışın Yemen ve Habeşistan’a, yazın da Suriye ve Anadolu’ya kadar giderek ticaret yapardı. Haşim, Habeşistan’da da serbestçe ticaret yapabilmeleri için Necaşî’ye bir mektup gönderdi ve kervan yolu üzerinde yaşayan kabilelerle ticarî antlaşmalar yaptı. Kureyşliler bu kabilelere ait malları Bizans topraklarına götürüp satacaklar, parasını masraf almadan kendilerine teslim edecekler, onlar da Kureyş kervanlarının yol güvenliğini sağlayacaklardı.
Bütün bu gelişmelerin ardından, özellikle de yol güvenliğinin sağlanmasından sonra dört bir yandan farklı din ve kültürlere sahip hacılar korkmadan Beytullah’ı ziyarete gelebiliyordu. Hindular Sayfa’nın ruhunun Hacerülesved’e hulul ettiğine; Keldanî Sabiîler Kâbe’nin yedi gezegenden birinin evi olduğuna; Zerdüştîler Hürmüz’ün ruhunun Beyt’e indiğine; Yahudîler Kâbe’nin Beytullah olduğuna inanıyorlardı. Nitekim Kâbe’de Hz. İbrahim’in, Hz. İsmail’in, Hz. Meryem’in ve Hz. İsa’nın tasvirlerinin bulunduğu rivayet edilmiştir.
Haşim, Gazze’de ölünce Mekke’nin emirliği ile siyake ve rifade görevi Muttalib b. Abdümenaf’a geçti. Muttalib de Haşim gibi saygın ve cömertti, bu yüzden Feyz lakabını almıştı.
Muttalib, kardeşi Haşim’in Şam’a giderken birkaç gün konakladığı Yesrib’de Adiy b. en-Neccar kabilesinden Amr’ın kızı Selma’dan bir oğlu olduğunu duyunca onu aramak için Yesrib’e gitti. Muttalib, Beni el-Haris kabilesinden birinin haber vermesi üzerine yeğeninin varlığından haberdar olmuştu. Durumu öğrenir öğrenmez Yesrib’e gitti ve yeğenini Mekke’ye getirinceye dek dönmeyeceğine dair yemin içti. Sorup soruşturup yeğeni Şeybe’yi buldu ve annesiyle kabilesini ikna edip onu Mekke’ye getirdi. Mekke’ye girdiklerinde, Muttalib’in yanında üstü başı dağınık, bol elbiseli Şeybe’yi gören halk, Muttalib’in açıklamalarına rağmen, onu köle zannetti ve ona Muttalib’in kölesi anlamında Abdülmuttalib dediler.
Bir müddet sonra Muttalib ticaret amacıyla Yemen’e gitmeye karar verdi. Yeğenini yanına çağırıp, kardeşinden kendisine geçen sikaye, rifade hizmetlerini ve Kâbe emirliğini yeğenine tevdi etti. Bir süre sonra Dirman denilen mevkide öldüğü haberi alındı.
Ertuğrul Ertekin
_________________
* Serpil Bağcı, Konya Mevlana Müzesi Resim Elyazmaları, İstanbul 2005.
kaynak: Gulamrıza Efrasyabî, “Bunyan-i Kâbe”, Âyine-i Miras, Sayı: 23, 1383, s. 7-26; İbrahim Sarıçam, “Haşim b. Abdümenaf”; Muhammed Taki Rehber: “Emakin ve Asar: Zemzem der Tahavvulat-ı Tarih”, Mikat-ı Hac, 1379, Sayı: 32, s. 85-102.