Cennet hurileri, Hz. Âmine'ye Hz. Muhammed'in (s)
doğacağını müjdeliyorlar
Siyer-i Nebi
TİEM 1974 |
Mustafa Akçay, Ebeveyn-i
Resul Risaleleri, Yeni Akademi Yayınları, İzmir 2005, 309 s.
Mustafa Akçay’ın
doçentlik çalışması olarak hazırladığı Ebeveyn-i Resul Risaleleri adlı bu
çalışması; giriş ve üç ana bölümden oluşmaktadır. Eser, konuyla alakalı geniş
bir bibliyografya sunmaktadır.
İkinci bölümde
yukarıda zikredilen üç ana görüş taraftarlarının birbirlerine yönelttikleri eleştiriler
ve bunlara verilen cevaplar ele alınmıştır. Öncelikle Ebeveyn-i Resulün ehl-i
necat olmadığı iddiasına karşı ortaya koyulan deliller detaylı bir şekilde izah
edilmiştir. Bu kısımda özellikle hadis rivayetleri değerlendirilmiş, Resulullah’ın
anne ve babasının ehl-i necat olduklarını ifade eden yorum ve açıklamalara yer
verilmiştir. İslam öncesi dönemde ölenlerin küfür üzere öldüklerini bildiren ve
ayrıca ebeveynin dini konumuyla alakalı aleyhte hadis rivayetleri ele alınmış
ve bunlardan maksadın Hz. Peygamber’in anne ve babası olmadığı hususu izaha
gayret edilmiştir. Bu kısmın ikinci başlığında Ebeveyn-i Resulün ehli necat olduğu
iddiasına yönelik eleştirilere yer verilmiştir. Başta Ali el-Kari olmak üzere, ilgili
rivayetlerden hareketle ebeveynin necat ehli olmadığını savunanların delilleri açıklanmış
ve muhaliflerine yönelttikleri itirazlar incelenmiştir. Ayrıca konuyla alakalı
mevzu rivayetlere de yer verilmiş, bunların değerlendirilmesi yapılmıştır.
Eserin son
bölümünde Ebeveyn-i Resul konusunda kaleme alınmış risaleler/eserler
tanıtılmış, meşhur bazı eserlerin içerikleriyle alakalı detaylı bilgiler
verilmiştir. Burada Ebeveyn-i Resul hakkında kaleme alınan risalelerin genel
özelliklerine vurgu yapılmış, bilahare bu konuda yazılmış pek çok önemli
risalenin tanıtımı yapılmıştır. Özellikle Suyûtî’nin (ö.911/1505) Mesâliku’l-hünefâ
fî Valideyi’l-Mustafa,
el-Mekâmetü’s-sündisiyye fi’n-nisbeti’l-Mustafaviyye, ed-Derecü’l-munîfe fî âbâi’ş-şerîfe
gibi önemli risaleleri tanıtılmıştır. Müellif, olabildiğince tarafsız bir gözle
meseleyi tahlil etmeye, lehte risalelerin yanı sıra farklı bakış açılarını da
dile getiren risalelere ve görüşlere de yer yermeye çalışmış, eserinde
bunlardan azami derecede faydalanmıştır. Örneğin Ali el-Kari’nin (ö.1014/1605) Edilletü’l-mu‘takadi
Ebî Hanîfe fî ebeveyi’r-Resûl adlı risalesi dikkat çekmektedir. Yazar bu
bölümde on beş risalenin içeriği hakkında bilgi vermiş; bunların özelliklerini
ve orijinal yönlerini izah etmiştir. Ayrıca müellif, konuyla alakalı
risaleleri; Arapça, Osmanlıca, İsimleri tespit edilemeyen ve müellifleri
bilinmeyen Ebeveyn-i Resul Risaleleri şeklinde tasnif etmiş ve böylece sonraki
araştırmacılara çok önemli malzemeler sunmuştur.
Yazar,
çalışmasını genel bir değerlendirme ve sonuç kısmıyla tamamlamıştır. Yazara
göre, Ebeveyn-i Resul konusunda eser veren İslam âlimlerinin hemen hepsi meseleyi
ilgili rivayetler üzerinden tartıştıkları için esnek davranamamışlardır. Bu
konuda eser yazan âlimlerin bir ikisi hariç hemen hepsinin muhaddis ve
mutasavvıf olmaları konunun rivayetler çerçevesinde tartışılmasına sebebiyet vermiş,
sonuçta benzer argümanlar dile getirilmiştir. Yazar, konuyla alakalı olarak sunulan
rivayetlerin sıhhati konusunda bazı sıkıntıların olduğunu belirtmiştir. Taraftarlarca
ileri sürülen naslar göz önüne alındığında konuya ilişkin rivayetlerin delaletlerinin
zannî, hadis ve diğer rivayetlerin çoğunun ise sübut ve delalet açısından zaaflar
taşıdığı açıkça görülmektedir. Bu itibarla ilgili rivayetler üzerinden yapılan tartışmalar polemik konusu olarak çözümsüz
kalmıştır. Aslında kesin tarihi bulgular ve naslar olmadığı takdirde bireylerin
dinî inançlarını belirlemek hemen hemen imkânsız gibidir. Eldeki zannî
delillerle varılabilecek kanaat de zann-ı galipten öte bir anlam ifade
etmeyecektir.
Değerlendirme kısmında müellif, Ebeveyn-i Resul’ün
diriltilip iman etmeleri ve tekrar kabirlerine girmeleri, Hz. Peygamber’in
soyunun temiz ve seçilmiş insanlardan olmaları, atalarının nikâhlı evliliklerle
dünyaya gelmiş olması gibi rivayetleri değerlendirmiş ve kendi kanaatlerini
–satır aralarında da olsa- açıklamıştır. Yazar, Hz. Peygamber’in anne-babasının
Mekke toplumunda yaşayan Haniflerden olması ihtimali üzerinde durarak kendi
kanaatini şöyle ifade etmektedir: “Ebeveynin müşrik olduğuna dair tarihi
belgeler dahil kesin delillerin bulunmayışı; Mekke toplumunda tarihen
Haniflerin mevcudiyeti; isimlerinin Amine ve Abdullah olması, kendilerinin
mümin olduklarını gösterecek şeklinde onlara bazı şiirler nispet edilmesi..
gibi hususlar Ebeveynin Haniflerden olduğu ihtimalini güçlendirmektedir.”
Sonuç olarak,
Ebeveyn-i Resul konusu tek boyutlu bir mesele olmaktan ziyade, kompleks bir
özellik arz etmektedir. Meseleye derinlemesine nüfuz edildiğinde meselenin iman
konusu olması itibarıyla akaid ve kelamla, temel delillerin ayet ve hadisler
olması açısından tefsir ve hadis ilimleriyle, tarihi bir mesele olduğu için İslam
tarihiyle, ayrıca ahlak, ferdî ve sosyal psikolojiyle ilişkisi bulunduğu
anlaşılmaktadır.
__________________
Bu yazıdaki bilgiler, Ertuğrul Ertekin tarafından, Halil İbrahim Bulut'un Usul Dergisi için kaleme aldığı kitap tanıtımı yazısından derlenmiştir. Recep Önal'ın aynı kitap üzerine yazdığı tanıtım yazısı buradan okunabilir. Mustafa Akçay'ın Ebu Hanife'ye atfedilen bir risale çerçevesinde konuyu incelediği makalesine buradan ulaşılabilir. Halil İbrahim Bulut'un Osmanlı müellifi Maraşlı Saçakzade'nin konuyla ilgili görüşlerini incelediği makalesi buradan okunabilir.