8 Ekim 2014 Çarşamba

Kitap Tanıtımı: Cevâhirzâde Mustafa Hilmi Efendi, Hz. Ali’nin Kan Kalesi Hikâyesi



Cevâhirzâde Mustafa Hilmi Efendi, Hz. Ali’nin Kan Kalesi Hikâyesi, haz. İsmail Güleç, Pan Yayıncılık, İstanbul 2011, 142 s.

Hz. Ali, Müslüman oldukları tarihten beri Türkler arasında özel bir ilgiye mazhar olmuştur. Sadece Alevi Türkler arasında değil, Sünni Türkler arasında da onun kahramanlık hikâyeleri okunmuş, gençler ona özenerek, onu taklit ederek yiğitçe yaşamışlardır. Hz. Ali, yiğitliğiyle gençlere, cömertliğiyle zenginlere, hanımına saygısıyla kocalara, dürüstlüğüyle ticaret ehline, evlat sevgisiyle babalara, evlenecekleri erkekte arayacakları meziyetleri öğretmesiyle kızlara, büyüklere saygısıyla küçüklere, küçüklere sevgisiyle büyüklere, adaletiyle beylere, yardımlarıyla ağalara, hasılı toplumun her kesimine güzel bir yönüyle örnek olmuştur. Cenkname olarak isimlendirilen Hz. Ali'nin kahramanlıklarının anlatıldığı hikâyelerin bu duyguların yerleşmesinde ve içselleştirilmesinde mühim bir rolü olmuştur.

Kan Kalesi de Hz. Ali'nin kahramanlıklarını anlatan onlarca hikâyeden, cenknameden biridir. Müellifi belli olmayan ve nesilden nesile anlatılagelen bu hikâyeyi nazma çekenlerden biri de Cevâhirzâde Mustafa Hilmi Efendi'dir (öl. 1910). ‘Ceng-i Hazret-i Ali’ olarak da isimlendirilen Kan Kalesi, konusunu İslam’dan alan menkıbevî bir kahramanlık hikâyesidir. Genelde Hz. Ali cenkleri, özelde Kan Kalesi büyük ölçüde düzyazıyla kaleme alınmıştır. Ancak Cevâhirzâde ve Noksanî (öl. 1993) gibi hikâyeleri nazmen kaleme alan şairler de vardır. Hikâyede gerçek ile fantastik unsurlar iç içe geçmiştir.

Hikâyede yer alan Kan suyu ve Kalesi Yazıcızâde Ahmet Bican’ın (ö. 1466’dan sonra) Dürr-i Meknûn’unda anlattığı adalara ve sulara benzemektedir. İçinde canavarların geçtiği, sihirli şehirlerin olduğu, içi türlü mücevherlerle dolu olan adaların yer aldığı Dürr-i Meknûn’un çok yaygın biçimde okunduğunu ve bilindiğini düşündüğümüzde Kan Kalesi hikâyesinde yer alan olağanüstü olayların devrin okuru için o kadar da yabancı olmadığını söyleyebiliriz.

Kan Kalesi hikâyesini üç bölümde inceleyebiliriz: İlk bölüm metnin başlangıcında yer alan tevhid ve münacat bölümüdür. İkinci bölüm asıl hikâyenin olduğu bölümdür. Bu bölüm de kendi içinde dört temel bölümden oluşur: 1) Hikâyenin başlamasına neden olan olayın anlatılması, 2) Kahramanın sorunu çözmek için evinden ayrılması, 3) Yolculuk esnasında başından geçen olaylar, 4) Kahramanın amacına ulaşması ve evine dönmesi. Ve son bölüm hikâyeyi nazmeden ve istinsah edenler ve yazılış tarihleri hakkında bilgi verilen bölüm ile dua bölümüdür.

Ertuğrul Ertekin
__________________
bkz. İsmail Güleç, Kan Kalesi Hikâyeleri ve Cevâhirzâde’nin Manzum Kan Kalesi Hikâyesi, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, Sayı: 65, 2013. Makaleyi buradan okuyabilirsiniz.