5 Ekim 2014 Pazar

Hz. İsmail'den Amr b. Luhay Dönemine Kadar Kâbe'nin Hizmetleri

Kâbe tasvirli çini
İznik, 1600, 
34,5x29,5 cm
David Koleksiyon
Hz. İsmail, babası Hz. İbrahim’den devraldığı Kâbe’nin hizmetleri görevini 100 yılı aşan hayatı boyunca yerine getirmiş ve vefatından önce görevi oğlu Nabit’e tevdi etmiştir. Nabit’ten sonra ise İsmail oğulları küçük yaşta olduklarından dede Mudad b. Amr el-Cürhümî emirlik görevini devralmıştır. 

Kahtanîler’e mensup eski bir Arap kabilesi olan Cürhümîlerin anayurtları Yemen’dir. Cürhümîler, Âd, Semud, Tasm ve Cedis kabileleri gibi asırlar önce meydana gelen bir afet neticesinde tarih sahnesinden silinen Araplardandır (Arab-ı bâide). Bu afetten kurtulan Cürhümîler daha sonra çeşitli sebeplerle Yemen’den Hicaz’a göç ederek Mekke’ye yerleşmişlerdir. Hz. İbrahim karısı Hacer ile oğlu İsmail’i onlar Mekke’de bulundukları sırada buraya getirip bırakmış veya onlar Hz. İbrahim’in gelişinden sonra bu bölgeye göç etmişlerdir. Cürhümîlerin arasında büyüyen Hz. İsmail onların ileri gelenlerinden birinin kızıyla evlendiğinden aralarında akrabalık bağı oluşmuştur.

Cürhümîler üç yüz yıl Mekke’ye hâkim oldular. Önceleri Hz. İsmail’in tebliğ ettiği dini kabul eden Cürhümîler daha sonra sapıklığa düştüler, gizli açık her türlü ahlâksızlığı yapmaya başladılar. Son zamanlarında haramı helal yapıp Kâbe’de şarap içmeye, Beyt’e hediye edilen kıymetli eşyalara el uzatmaya, hacılara işkence etmeye başladıklarında zemzem kuyusunun suyu çekildi. Bunun üzerine Mekke halkı, Huzaa kabilesinin ve Beni Bekir b. Abdümenat ile Amr b. Haris b. Mudad’ın yardımıyla Cürhümîlerle savaştılar ve onları Mekke’den sürdüler. 

Bu mücadelede özellikle Kinane’nin Bekir b. Abdümenat kolu Huzaa kabilesiyle birlikte hareket etmişti. Cürhümîler Mekke’den ayrılmadan önce Hacerülesved’i yerinden çıkarıp, savaş silahları ve İran kralının hediye ettiği iki altın keçi heykeliyle birlikte, suyu çekilen zemzem kuyusunun içine attılar ve kuyunun üzerini taşlarla kapattılar. Bu tarihten sonra, Hz. Peygamber'in dedesi Abdülmuttalib'e kuyunun yeri rüya yoluyla gösterilene değin, kuyunun yeri bir daha bulunamamıştır. Zemzem suyunun yeri bilinmediğinden, Abdulmuttalib dönemine kadar, Mekke halkının ve hacıların su ihtiyacı, kazılan kuyulardan çıkan sulardan karşılanmıştır. Bu yeterli olmadığında, Kusay b. Kilab döneminde olduğu gibi, Mekke dışından su getirilmiştir.

Cürhümîlerden sonra Kâbe’nin hizmetleri görevi Amr b. Luhay’a geçti. Amr b. Luhay’ın İsmail oğullarıyla akrabalığı vardı, ancak Huzaa kabilesinde dünyaya gelmişti. Amr, Mekke'ye ilk putu getiren kişi olarak da tarihe geçmiştir. Bir iş için gittiği Şam’dan Mekke’ye dönerken Belka yöresindeki Meâb’da (Moab) Amâlika (başka bir rivayete göre el-Cezire’deki Hit şehri) halkının putlara taptığını görmüş ve onlara inançları hakkında sorular sormuştur. Oradan ayrılırken onlardan bir put isteyen Amr b. Luhay, Hübel’i (veya Menât’ı) beraberinde Mekke’ye getirmiş ve onu zemzem kuyusunun üst tarafına, Kâbe’ye yakın bir yere koyarak Mekkelileri ona tapınmaya çağırmıştır. Zamanla her bir kavim kendi putunu Kâbe’nin içinde bir yere koymaya başlayınca, Kâbe içindeki üç yüz altmış putla bir puthaneye dönüşmüştür.

Ertuğrul Ertekin
_______________
kaynak: Abdülkerim Özaydın, “Amr b. Luhay”; Ahmet Önkal, “Cürhüm”; Casim Avcı, “Kinane”; Gulamrıza Efrasyabî, “Bunyan-i Kâbe”, Âyine-i Miras, Sayı: 23, 1383, s. 7-26; Muhammed Taki Rehber: “Emakin ve Asar: Zemzem der Tahavvulat-ı Tarih”, Mikat-ı Hac, 1379, Sayı: 32, s. 85-102.